telltale

İngilizce—Türkçe Sözlük (FreeDict, 2017)

telltale /sˈuːpəstɹˌʌktʃə/

1. başkalarının sırlarını orada burada anlatan kimse, dedikoducu kimse
2. dümenin durumunu gösteren alet
3. org körüğünün dolu veya boş olduğunu gösteren cihaz
4. memurların işe gelip gitme saatini kaydeden saat: tren makinistine bir köprünün yaklaştığını ihtar için hatların üstünde asılı bulunan ip parçalan: dedikoducu, sır söyleyen özel veya gizli bir şeyi meydana vuran.

İngilizce—Türkçe Sözlük (Anonim)

telltale

gammaz
muhbir
ispiyoncu
(duygu/düşünce/suç/vb.) belli eden
açığa vuran

Son arananlar:

• chaqimchilik,
• meniça,
• çizim,
• bosabosluk,
• delmek,
• doyuzdurma,
• effeminate,
• nəzərdə tutmaq,
• praqmatizm,
• erňeklemek,
• toyunmak,
• pazartesi,
• nəhvi,
• everyday,
• fotoqraf,
• cuss,
• Shirkat,
• sanaa,
• çəkişmək,
• öğmek,
• hərçi,
• telltale