kazan
Türkiye Türkçesi – Tatarca Sözlük (Ganiyev, 1998)
kazan
и. казан; kazana atmak казанга салу
Karşılaştırmalı Türk Lehçeleri Sözlüğü (Ercilasun, 1991)
kazan
Türkiye Türkçesi: kazan
Azerbaycan Türkçesi: gazan
Başkurt Türkçesi: kaⱬan
Kazak Türkçesi: kazan
Kırgız Türkçesi: kazan
Özbek Türkçesi: kàzàn
Tatar Türkçesi: kazan
Türkmen Türkçesi: gãzan
Uygur Türkçesi: kazan
Rusça: kazan kotöl
Kırgızca – Türkiye Türkçesi Sözlüğü (Yudahin)
kazan
büyük tencere, kazan; can kazan: yolculuk kazanı; kazan as- : yemek pişirmek; kazñ cakın cürsö, kösü cuğat ats. emeğin varsa, kazan bulur; taş kazan: bir oyun adıdır; bir kazan: kaşıkçı kuşu. büyük saka kuşu: Pelicanus; azan kazan: karışıklık; azan kazan aytıp keldi: insanı şaşırtacak şeyler söyledi, anlattı; kara kazan: bir dereceye kadar futbolu andıran oyun; kazan aluu (harf. ; kazan alma ) bi düğün adetidir ki şundan ibarettir: güveyin babası gelinin anasına “kazan kulağına” diye bir hayvan hediye eder ve bununla düğün için hayvanlar kesmeye müsaade alır.
Karaçay-Malkarca – Türkiye Türkçesi Sözlüğü (Nevruz, 1991)
kazan
(ülke) Kazan, Tataristan, İtil.
kazan. ~ kara: kazan karası, kazan isi, ~baş: kazan kafalı, ~ baş: kazan kapağı, ~nı otha asıv: kazanı ateşe koyma, kazanı ocağın çengeline asma, başımda ~ kaynaydı: başımda kazan kaynıyor, uyalmağan betge ~ kara (d): utanmaz yüze kazan karası, ~nı başı açık bolsa itge uyat kerek (as.): kazanın başı açık kalırsa köpeğe utanma gerekir, başı açık kazanı görürse, köpeğin utanması gerekir, ~~ña seni tübüñ karadı dey edi (as.): kazan dibin kara, seninki benden kara.