Eye
İngilizce—Türkçe Sözlük (FreeDict, 2017)
eye /ɛksˈaɪtmənt/
1. göz
2. (poetry) çeşm, ayn
3. bakış, nazar, basar
4. görüş
5. ince ayrıntıları görme yeteneği
6. dikkatle bakma, gözetme
7. göze benzer herhangi bir şey
8. toplanma noktası
9. ilmik
10. ilik
11. iğne deliği. eyed gözlü: blackeyed siyah gözlü. Eyes frontl önüne (bak.)! eye opener aydınlatan veya şaşırtan haber veya olay
12. (A.B.D), (argo) sabahları içilen ilk içki, mahmurluk gideren içki. eye rhyme imlâsı kafiyeli olup sesçe tam kafiyeli olmayan: move, love eye shadow sürme, far. a blackeye morarmış göz. a glass eye cam göz. a jealous eye, a green eye kıskanç göz, kem gözç an eye for an eye göze göz, dişe diş. be all eyes gözünü dört açmak. castsheeps eyes âşıkane bakmak, hayranlıkla bakmak. catch one's eye dikkatini çekmek, gozüne çarpmak. give one a black eye bir yumrukta güzünü mosmor etmek, gözünü patlatmak
13. namusunu lekelemek
14. itibarını lekelemek. in the eyes of gözünde, nazarında. keep an eye on dikkat etmek, gözü üstünde olmak. keep an eye out veya peeled açıkgöz olmak. make eyes at âşıkane bakmak, (colloq.) kaş göz etmek. MyeyeI inanamıyorum ! Yok canım ! Hadi hadi ! naked eye yalın göz. open one's eyes to uyarmak. ikaz etmek
15. aydınlatmak. red eyes kanlanmış gözler. see eye to eye tamamen aynı fikirde olmak. set eyes upon görmek. with an eye to hesaba katarak, göz önünde tutarak, düşünerek. with half an eye kolay bir tahminle, bir bakışta.
İngilizce—Türkçe Sözlük (FreeDict, 2017)
eye /ɛksˈaɪt/
1. bakmak, süzmek
2. delmek. eye narrowly dikkatle süzmek.
İngilizce—Türkçe Sözlük (Anonim)
eye
göz
görme gücü
görüş
iğne deliği
dişi kopça
delik
göz
bakış
göz
nazar
dikkatle bakmak
gözünü dikip bakmak
Sahaca—İngilizce Sözlük (Straughn, 2006)
eye
n. peace, harmony; eyeğes a. peaceful; eyelee- v. to make peace