Line
In'gilische—Türkche Lughet (FreeDict, 2017)
line /lˌatɪfˈʌndiəm/
1. çizgi, yol, hat
2. ip, sicim
3. iplik
4. (çoğ.) dizgin
5. ölçme ipi
6. olta ipi
7. satır, mısra
8. hudut hattı
9. seri, dizi
10. ekvator çizgisi
11. enlem veya boylam dairesi, (mat.) eni ve kalınlığı olmayan çizgi, geometrik çizgi
12. plan, desen, şekil
13. sıra
14. kısa mektup, pusula, not
15. hareket tarzı
16. fikir silsilesi
17. hiza
18. belirli bir cins veya marka mal
19. (tiyatro) rol, kısım
20. vapur şirketi
21. tarik
22. (ask.) savunma hattı, saf
23. (den.) saf halinde yanyana giden gemi kafilesinin meydana getirdigi hat
24. silsile
25. nesep, soy
26. saha, çığır
27. meslek, hizmet, meşguliyet
28. bir pusun on ikide birini teşkil eden ölçü çizgisi
29. (argo.) kandırıcı sözler, ikna edici sözler. line engraving çizgilerle hakkedilmiş resim kalıbı
30. tire klişesi. lineofbattle ship eskiden savaş hattı gemisi. line of vision görüş hattı. line squall bora, fırtna. line up sıraya girmek
31. tarafını tutmak
32. sıralamak
33. kıyas etmek, karşılaştırmak. all along the line sıra boyunca bring into line sıraya getirmek. branch line şube hattı, kol: asıl işe ek olarak yapılan ikinci derecede iş. draw the line bir şeyi reddetmek, yapmamak. drawn up in line saf tutmuş. have a line on hakkında bilgi almak, bilgisi olmak. hold the line değişikliğe karşı olmak
34. telefonu kapatmamak. in line for kazanma ihtimali olan. in line with uygun
35. bir hizada. in my line kabiliyet veya faaliyet alanımda. main line ana hat, anayol
36. başlıca iş. on a line aynı hizada, bir sırada. on the line peşin (ödeme) out of line aynı fikirde olmayan
37. itaatsiz
38. uyuşmamış. read between the lines yazılı olanından fazlasını okumak, bir yazıdaki kapalı anlamı keşfetmek. the color line beyaz insanların diğer ırklarla aralarında gözettikleri fark. the line ekvator
39. ordu veya donanma. toe the line bir kanun veya kurala itaat etmek veya ettirmek. What' your line? Ne işle uğraşıyorsunuz?
In'gilische—Türkche Lughet (FreeDict, 2017)
line /lˈatɪn/
1. çizgilerle göstermek
2. altına veya üstüne çizgi çekmek
3. dizmek, bir sıraya koymak
4. çizgilerle doldurmak. line up sıraya girmek, sıra meydana getirmek.
In'gilische—Türkche Lughet (FreeDict, 2017)
line /lˈatɪn kwˈɔːtə/
1. içine astar koymak, astarlamak
2. kaplamak
3. doldurmak.
In'gilische—Türkche Lughet (Anonim)
line
(with ile) içini kaplamak
astarlamak
çizgi çizmek
sıra oluşturmak
çizgi
hat
yol
sınır belirten çizgi
hat
dizi
sıra
saf
ip
sicim
olta ipi
alısün hattı
demiryolu hattı
(tenek ve deniz) hat
yol
iş
meslek
hizmet
uğraşı
stil
desen
şekil
çizgi