çıkmak
Türkiye Türkçesi – Tatarca Sözlük (Ganiyev, 1998)
çıkmak
-ar ф. 1) (-den) төрл. мәгъ. чыгу; kapıdan çıkmak ишектән чыгу; sütten yağ çıkar сөттән май чыгар; çocukluktan çıkmak балалыктан чыгу; fırtına çıkmak давыл чыгу; 2) -den белгечлек алу, тәмамлау; hukuk fakültesinden çıkmış хокук факультетын тәмамлаган; 3) (-den) китү; işten çıkmak эштән китү; otelden çıkmak кунакханәдән китү; 4) (-den) килеп чыгу; oyun yüzünden çıkmak уен аркасында килеп чыгу; 5) (-e) менү, күтәрелү; dağın tepesine çıkmak тауның түбәсенә күтәрелү; 6) (-den) булып чыгу; bizden daha vatansever çıktı бездән дә артык ватансөяр булып чыкты; 7) арту, күтәрелү; fiyatlar çıktı бәяләр артты ◊ çıkar yol чыгар юл, чара
Arı Duru Türkçe – Türkiye Türkçesi Sözlüğü (Kuleli)
çıkmak
1. Doğmak (güneş, ay)
Karşılaştırmalı Türk Lehçeleri Sözlüğü (Ercilasun, 1991)
çıkmak
Türkiye Türkçesi: çıkmak
Azerbaycan Türkçesi: çıⱨmag
Başkurt Türkçesi: sığıv (tışka) kütäriliv (yuğarı)
Kazak Türkçesi: şığuv
Kırgız Türkçesi: çığū
Özbek Türkçesi: çıḳmàḳ
Tatar Türkçesi: çığu (dışarı) kütärilü (yuğarı)
Türkmen Türkçesi: çıkmak
Uygur Türkçesi: çıkmak
Rusça: vıⱨodit' (dışarı) podnimat's'a (yukarı)
Karaçay-Malkarca – Türkiye Türkçesi Sözlüğü (Nevruz, 1991)
çıkmak
çıkmak. Mallanı arbazdan çığar: hayvanları avludan çıkar, arı çık: öte tarafa çık, beri çık: bu tarafa çık, künñe çık: güneşe çık, endi sabiylikden çıkğansa: artık çucukluktan çıktın, tışına çığama: dışarı çıkıyorum, kız erge çığadı: kız kocaya gidiyor, üyge kirip çığayım: eve girip çıkayım, sabiy çartlap allıma çıkdı: çocuk fırlayıp önüme çıktı, endi çığa başlarmek: artık çıkmaya başlarsak iyi olur, işden çıktı da kaldı: işten çıkıverdi, colğa çığıv: yola çıkma, uvğa çığıv: ava çıkma, kavğa çıkmasın: kavga çıkmasın, Soslan dep bir çıkğandı: Soslan diye biri çıkmış, kaydan çıkdıñ: nerden çıktın, bu suv tavdan çığadı, barlıkla alğa çıksın: gidecekler öne çıksın, kün çıkğınçı keteyik: ğüneş doğuncaya kadar gidelim, çığıp kelgen künnü hakına: doğup gelen güneş hakkı için, örge çığayık: yukarı çıkalım, betimde çaçıravuk çıkğandı: yüzümde sivilce çıktı, taña ~: sabaha çıkmak, cazğa ~: bahara çıkmak, sen kabdan çıkğansa: sen baştan çıkmışsın, sen yoldan çıkmışsın, atañı aythanından çıkma: babanın dediğinden çıkma, çöplevden cav çığarabız: ayçiçeğinden yağ çıkarıyoruz, barmağım çıkdı: parmağım çıktı, barın okup çıkdım: hepsini okuyup bitirdim, çıkmağan can: çıkmayan can.
Dîvânü Lugâti’t-Türk Dizini (TDK)
çıkmak
çıkmak· I, 81, 305, 343, 362, 420, 424; II, 17, 18, 116, 246; III, 16, 120, 144, 161 bkz> taşıkmak, tışıkmak
çekerek bağlamak,II, 21 bkz> çekmek
nemlenmek· III, 183, 184