çak!
Kırgızca – Türkiye Türkçesi Sözlüğü (Yudahin)
çak
I. ölçulu; uygun, münasip; kolaylıklı; tam; yakışıklı; senin kîyimiñ maa çak kelet : senin giyimin bana tam geliyor; özünü çak :muvafık, münasip; kün çak tîh-tö : tam öğle zamanı; çak cayloo uygun, yazlık otlak, mer’a.
II, zaman, vakit; bala çakta : çocuklukta; cıvırma beste çagında folk- : yirmi beş yasında iken; keler çak gram. gelecek zaman müstakbel zaman); cak toluktat kıç gram. : zaman gösteren zarf.
III. iki şeyin birbırine vurulma-sından, çarpışmasından hasıl olan ses; çak çak : şak sak (diyelim,küçiik çekiçle metal döverken); çak etme : pistonlu silah (çakmaklığından farklı olarak); çak et- : tak tak etmek; çak etkiz- : tak tak ettirmek; çak etkizip terezeni caap koydu : tak ederek pencereyi kapatıp koydu; çak- çuk : keskin ve kesik takırtı; çagılgan çak - çuk dey tüştü : yıldırım çatırdıyarak düştü.
Kırgızca – Türkiye Türkçesi Sözlüğü (Yudahin)
çak-
IV, l. müzevirlik etmek; şikayet eylemek: meni saa çaktı : bana senden şikayet etti; al maa mun-ğun çaktı : o bana dert yandı; 2. şiddetle vurmak; meni arak (yahut bozo ve s.) çagıp koydu : mahmurluktan kırıklığım vardır: 3. sokmak (ısırmak); 4. çakmak çakmak.
Türkmencenin Açıklamalı Sözlüğü (Kyýasowa, 2016)
çak
I, at. Belli bir wagt, pursat, wagt aralygy, çag. Men şu çaka çenli at-ýaragyň höwesini eden adam däl (H. Derýaýew).
ÇAK II, at. 1. Güman edilýän pikir, çen, çaklama. Çakym çak bolsa, şu gün ýagyş ýagar. Çakym awtobus ýaňyrak giden bolmaga çemeli, duralgada adam görnenok. 2. Bir zadyň goram çeni, mukdary, möçberi; ölçegi. Nahara duz ataňda çakyny bilmeseň, ýa şor, ýa ýuwan bolýar (“Edebiýat we sungat”).
Karaçay-Malkarca – Türkiye Türkçesi Sözlüğü (Nevruz, 1991)
çak
zaman, vakit, çağ, mevsim.
Dîvânü Lugâti’t-Türk Dizini (TDK)
çak
ses anlatan bir söz·I, 333
bir şeyin özunü, aynını bildiren kelime,"tam, işte, aynı" sözleri gibi·I, 333