turklehceleri.org

turmak

Özbekçe—İngilizce Sözlük (Dirks, 2005)

turmak

knot, ball.

Türkmencenin Açıklamalı Sözlüğü (Kyýasowa, 2016)

turmak

[turmok], işl.1. Oturan, ýatan ýeriňden dik galmak, aýak üstüne galmak. 2. Ukudan oýanmak, ukudan oýanyp, ýeriňden galmak. Hemmelerden ir turup, çagalaryň çaý-suwuny berişdirmeli we mekdebe ugratmaly. 3. Herekete gelip başlamak, döremek, ýüze çykmak. Birden tozan turdy.

Karaçay-Malkarca – Türkiye Türkçesi Sözlüğü (Nevruz, 1991)

turmak

1. Kalkmak, doğrulmak. Ertden bıla ertde turup colğa tebredik: sabah erkenden kalkıp yola koyulduk, örge ~: ayağa kalkmak, sekirip ~: fırlayıp kalkmak, turuğuz, kün tiyedi: kalkınız güneş doğuyor; 2. Durmak, ikamet etmek, oturmak. Kayda turasız: nerede oturuyorsunuz, Kartcurtda turabız: Kartcurt’da ikamet ediyoruz, bizni bıla tur: bizimle otur, ete ~: yapmakta olmak, ne ete turasız: ne yapmaktasınız, ne yapıyorsunuz, nasılsınız, elde turabız: köyde duruyoruz, köyde oturuyoruz, adam tururça üy: insan oturcak gibi ev, kitap masanı üsünde turadı: kitap masanın üzerinde duruyor, esde ~: akılda durmak, hafızada durmak, alda ~: önde durmak, işley ~: çalışmakta olmak, boş ~: boş durmak, cubana ~: oyalanmakta olmak, ol ketip turadı: o gidip duruyor, o gitmiş, meni turğan cerim: benim oturduğum yer, bılay tur: şöyle dur, alay tur: öyle dur, bizde bir kesek tur: bizde biraz dur, kiyim üsünde igi turmadı: elbise üzerinde iyi durmadı, sözünde ~: sözünde durmak, nek arı tartıp turasa: niçin öteye çekip duruyorsun; 3. Durmak, çekilmek, koymak. Artha tur: geri çekil, alğa tur: öne çekil, berlak tur: beride dur, safda tur: sırada dur, bir canlap turduk: bir tarafa çekilip durduk, karşçı ~: karşı durmak, karşı koymak, tüz ~: doğru durmak, tınç ~: sakin durmak, bu baltada sap turmaydı: bu paltada sap durmuyor; 4. Devam etmek, durmak. Okuy ~: okumaya devam etmek, aşay ~: yemeye devam etmek, körünmey ~: görünmeden durmak, saklap ~: bekleyip durmak, umut etip ~: ümit edip durmak, aytılıp ~: söylenip duran, herkesin tanıdığı, ünlü, bola turğan zat: olmakta olan şey, kele turğan adamla: gelmekte olan insanlar; aşay turup: yemek yerken, kete turup: giderken, oltura turup: otururken; 5. Gelmek, durmak, yanaşmak. Acirge ~: aygıra yanaşmak, aygıra gelmek, baytal acirge turadı: kısrak aygıra geliyor, buğağa ~: boğaya gelmek, inek buğağa turğandı: inek boğaya gelmiş, tekege ~: tekeye gelmek; 6. Kalkmak, durmak. Cata-koba turadı: yata kalka duruyor, cukdan artha turmaydı: bir şeyden geri durmuyor, tüklerim örge turdula: tüylerim ayağa kalktılar, tüylerim diken diken oldu, aytdırıp turma: söyletip durma, bilmey turama: bilmeden duruyorum, sırtıñdan tüşüp turma da işle: sırt üstü gelip durma da çalış, turğan ceriñ macal ese da tuvğan ceriñ kaçan da unutulmaydı: yaşadığın yer iyi de olsa doğduğun yer hiç bir zaman unutulmuyor.

Dîvânü Lugâti’t-Türk Dizini (TDK)

turmak

toplanmak· I, 139 bkz> türümek

durmak; çıkmak, yükselmek; ayakta durmak, kalkmak, kalk ımak; zayıflamak· I, 20, 73, 139, 149, 214, 236, 334, 335, 361,455, 494;II, 6, 7, 31, 32, 35, 36, 38, 42, 43, , 49, 55, 58, 61, 64, 65, 67, 170,198, 206, 297; III, 26, 180, 181, 219, 230, 231, 233, 25


Son arananlar: