sight
İngilizce—Türkçe Sözlük (FreeDict, 2017)
sight /sˌɛmɪfˈaɪnəl/
1. görmek
2. bakıp keşfetmek
3. nişan almak
4. nişangâhım ayarlamak
5. gözlemek
6. belirli bir yere dikkatle bakmak.
İngilizce—Türkçe Sözlük (FreeDict, 2017)
sight /sˌɛmɪdˈəʊm/
1. görme
2. gözlem, müşahede
3. muayene
4. görüş kuvveti
5. görülen şey, manzara
6. görülecek şey
7. göz erimi
8. inceleme fırsatı
9. fikir
10. nişangah
11. (leh.) çok miktar
12. (k. dili) çirkin bir şey. (sig.)ht draft ibrazında tediye olunacak poliçe. (sig.)ht unseen görmeden(satın almak) a (sig.)ht for sore eyes bir içim su
13. hoş bir rastlantı. at (sig.)ht ibrazında, gösterilince .catch (sig.)ht of görüvermek, gözüne ilişmek. find favor in someone' (sig.)ht birinin gözüne girmek. in (sig.)ht göz önünde, görünürde, gözle görülür, yakın. know by (sig.)ht yüzünden tanımak, göz aşinalığı olmak. not by a long (sig.)ht hiç, asla. on (sig.)ht görülünce, görüldüğü anda. out of (sig.)ht gözden uzak
14. (k. dili) son derece yüksek, fahiş (fiyat) Out of (sig.)ht, out of mind, Gözden ırak olan gönülden de ırak olur. take a (sig.)ht yerini belli etmek. You are a (sig.)ht for sore eyes. Yüzünüzü gören cennetlik olur.
İngilizce—Türkçe Sözlük (Anonim)
sight
görme gücü
görüş
görme
görüş
göz erimi
görüş alanı
görülen şey
görünüş
görünüm
manzara
ç.görülmeye değer yerler
nişangâh
görüş
düşünce
kanı
korkunç ya da gülünç hal
görmek
nişan almak
Son arananlar:
- Ongmoq,
- ifraz,
- ekinçi,
- Asanca,
- accordance,
- deklarativ,
- kubbe,
- dişbatan,
- itilik,
- Vüqar,
- ýasawul,
- həyətarası,
- argumentumadhominem,
- yubanma,
- globe,
- əbəda,
- Kütləvi,
- hafiye,
- kelimsek,
- mentalitet,
- hasıla,
- sight