oy
Türkiye Türkçesi – Arı Duru Türkçe Sözlüğü (Kuleli, 2013)
oy
[Köken: Uydurukça] Davış, Ses
Türkiye Türkçesi – Tatarca Sözlük (Ganiyev, 1998)
oy
и. 1) фикер; 2) тавыш, сайлау хокукы
Arı Duru Türkçe – Türkiye Türkçesi Sözlüğü (Kuleli)
oy
1. Düşünce, Fikir (Kişinin kendi kafasında oluşturduğu), Mahkeme kararı
2. Düşünce, Emel, Fikir, İdea
Karşılaştırmalı Türk Lehçeleri Sözlüğü (Ercilasun, 1991)
oy
Türkiye Türkçesi: oy
Azerbaycan Türkçesi: säs (vermäk)
Başkurt Türkçesi: tavış (biriv)
Kazak Türkçesi: davıs şar (berüv)
Kırgız Türkçesi: dobuş (berṻ)
Özbek Türkçesi: àvàz (bermàk)
Tatar Türkçesi: tavış (birü)
Türkmen Türkçesi: ses (bermek)
Uygur Türkçesi: avaz (bärmäk)
Rusça: izbiratel'nıy golos
Azerbaycan Türkçesinin Açıklamalı Sözlüğü (Orucovun, 2006)
oy
bax. ay2 2-ci mənada. [Xanım:] Oy, nə qədər qorxuncsunuz, ya rəbbi! – dedi. H.Nəzərli. [Gülçöhrə:] Oy, qorxdum a... Ü.Hacıbəyov.
Özbekçe—İngilizce Sözlük (Dirks, 2005)
oy
moon; month. ~ yuz moon-faced, beautiful. ~ desa ~ga, kun desa kunga o'xshaydi as beutiful as the sun or moon. ~dan ~, kundan kun o'tib the months and the days passed by. ~-kun(lari) o'tib the months and days went by. ~ borib, omon kel Have a safe trip. ~i to'ldi to be due to have a baby. ~-kuni yaqin to be (nearly) due to have a baby. ~ ko'r- to have a menstrual period. ~ yili lunar year.
Özbekçe—İngilizce Sözlük (Dirks, 2005)
o'y
thought; intention; aptitude, smarts. ~iga et- to decide, to come to a conclusion. ~ sur- to ponder.
Kırgızca – Türkiye Türkçesi Sözlüğü (Yudahin)
oy
I, 1. fikir, düşünce, meşgale, kaygı; oyuna emine kelse, oşunu kılat: aklına ne eserse, onu yapıyor; oyuma keldi: aklıma geldi; meniñ, oyumça: benim fikrime göre; oydoğuday: düşünüldüğü, arzu edildiği gibi; 2. karar, mahkeme kararı; biydin oyu tar.: =biy= in kararı.
II, alçak yer, çukur, kazan şeklindeki vad, hufre.
! III, nida: of!, vay!
Kırgızca – Türkiye Türkçesi Sözlüğü (Yudahin)
oy-
IV, oymak, kazmak, hakketmek; kaşık oy-: kaşık oymak; beçet oy-: mühür kazmak.
Uygurca – Türkiye Türkçesi Sözlüğü (Kurban, 2016)
oy
I Düşünce, fikir, hayal. Oyumgha qarighanda – Düşündüğüme göre. Oygha patmaq – Hayala dalmak. Oygha pétish – Hayala dalma. Oygha chümmek – Hayala dalmak. Oygha talmaq – Hayala dalmak; düşünmek. Oy oylimaq – Düşünmek. Oyda saqlimaq – Akılda tutmak. Oygha kelmek – Fikir edinmek. Oygha qaldurmaq – Düşündürmek. Oygha salmaq – Düşündürmek. Oygha qalmaq – Düşünmek. U oyda qaldi – O düşünüyor. Béshimgha bir oy keldi – Aklıma bir fikir geldi. U oyigha néme kelse shuni qilidu – O aklına ne gelirse onu yapar. Oyumgha kelgenni qilimen – Aklıma geldiğini yapacağım. Oyumgha keldi – Aklıma geldi. Oygha ketmek – Fikre dalmak. Oydikidek – Düşünüldüğü gibi.
II Çukur, girinti, ova. Oy yer – Çukur yer, ova.
Sahaca—İngilizce Sözlük (Straughn, 2006)
oy
n. woods, grove
Sahaca—İngilizce Sözlük (Straughn, 2006)
oy-
v. to jump
Karaçay-Malkarca – Türkiye Türkçesi Sözlüğü (Nevruz, 1991)
oy
1. ey, hey, of, ah, hay. ~ anam!: of anne!, ~ igisağan tav suvdan bir içeredim!: ah keşke dağ suyundan bir içseydim!, ~ kalay aman boldu: ah nasıl da kötü oldu, ~ Allah, ne eteyim?: ey Tanrım, ne yapayım?, ~ alan!: hey arkadaş!, ertdenli beri kıçırama, ~ demeyse: sabahtan beri sesleniyorum, ey demiyorsun, ~ ana karnaşından it tilegen it bolsun, meni cavum da Biynögerley tub bolsun!: hey dayısından it dilenen it olsun, benim düşmanım da Biynöger gibi yok olsun! (Biynöger Destanından), ~ Allah razı bolsun!: hay Allah razı olsun!, ~ aña talav tiysin!: hay ona hastalık bulaşsın!, ~ üyge igilik!: hey eve iyilik (olsun)!, ~ üyüne aşhılık kirlik!: hey evine yahşilik giresice!. 2. fikir, düşünce, rey, oy, mütâla. ~ bıla caşavnu arasında baylam: düşünce ile hayat arasında bağ, meni ~um başhadı: benim görüşüm (oyum) başkadır, bizde da bardı bir ~: bizim de var bir görüşümüz, ne ~ğa keldigiz?: hangi fikirde birleştiniz?, ~ cetmegen cerde boy cetmez: fikir yetişmeyen yere boy yetişmez (a.s.).
Dîvânü Lugâti’t-Türk Dizini (TDK)
oy
yerdeki oyukluk, çukurluk·I, 49, 146
at yagız at, I, 49