low
İngilizce—Türkçe Sözlük (FreeDict, 2017)
low /lˈaɪt/
1. böğürmek
2. böğürme.
İngilizce—Türkçe Sözlük (FreeDict, 2017)
low /lˈɪɡətʃə/
1. alçak, yüksek olmayan
2. alçaktaki, aşağıdaki
3. ekvatora yakın
4. ufka yakın
5. alçak gönüllü, mütevazı
6. hakir
7. az
8. ucuz, adi
9. yavaş
10. (müz.) pes
11. kuvvetsiz, zayıf, baygın
12. sıkıntılı
13. rezil
14. geri, medeniyetsiz
15. kısa, bodur, boysuz
16. karamsar
17. üzgün
18. alçak mevkide veya mevkie
19. ucuz fiyatla
20. pes olarak
21. mütevazı tarzda. low camp bayağı. low comedy fars. Low Countries Hollanda, Belçika ve Lüksemburg. low frequency alçak frekans. low gear birinci vites. low life yoksulluk. Low Mass Katolik kilisesinde müziksiz ve basit ayin. low pressure alçak basınç. low profile dikkati çekme - me siyaseti. low relief hafif kabartma. low tide cezir, inik deniz. high and low havas ve avam, herkes. lay low yatırmak, yatağa düşürmek
22. yıkmak, mahvetmek. lie low saklanmak
23. niyetlerini gizlemek, susup beklemek. run low bitmek üzere olmak. search high and low her yerde aramak.
İngilizce—Türkçe Sözlük (Anonim)
low
alçak
yüksek olmayan
alçak
düşük
az
zayıf
cansız
neşesiz
halsiz
(ses) az
yumuşak
alçak
rezil
aşağılık
saygısız
adi
bayağı
sıradan
aşağıya
alta
aşağıda
yere yakın
alçak
sessizce
yumuşak bir şekilde
alçak derece/düzey