kabırğa
Kırgızca – Türkiye Türkçesi Sözlüğü (Yudahin)
kabırğa
kaburga; kabırgası mayluu: başkalarına iyiliği dokunan kimse: (“kaburgası yağlı”) ; kabırğama batıp turat: (ben ona) acıyorum, (onun için) canım acıyor; anın oorusu caman kabırğama batıp turat: onun hastalığı benim canımı acıtıyor; bizge kabırğası kayışıp da koyğon cok: o bize hiç acımadı; kabırğam kayışıp oturğan cok: acımıyorum; kabırğam menen (yahut kabırğama) keñlişip köröyün: “kaburgama danışayım” – bir parça düşüneyim; kabırgañ menen keñeşip, erteñ coop ber! : iyice düşün de, yarın cevap ver!
Karaçay-Malkarca – Türkiye Türkçesi Sözlüğü (Nevruz, 1991)
kabırğa
1. Kaburga, eye kemiği. Anı ~sı sınñandı: onun kaburgası kırılmış, ~ süyek: kaburga kemiği, ~m avruydu: kaburgam ağrıyor; 2. Yan, yan duvar, duvar. ~ canı: yan tarafı, ~ honşu: duvar komşusu, bitişik komşu, üynü ~ları: evin yan duvarları, ~ sağat: duvar saati, ~ğa söleşgença (d): duvara konuşuyormuş gibi, ~nı da boladı kulağı (d): duvarın bile kulağı vardır, ~ uzunu kara katın (bilm.): duvar boyu siyah kadın (ocak), ~da kanlı küçük (bilm.): duvarda kanlı enik (tüfek), 3. Yamaç, yan yüz. Tavnu ~sı: dağın yamacı, duppurlanı ~ları kögerdile: tepelerin yamaçları yeşerdiler, ~da cayılğan koy sürüv: yamaçta otlayan koyun sürüsü.
Son arananlar:
- togalaşdyrmak,
- kollokvium,
- enli,
- Kamsız,
- juniper,
- tıkan,
- qaşıtmaq,
- tarqatmaq,
- uu,
- kəsalətlilik,
- çarçatuu,
- orondu,
- mejburyýet,
- tenderness,
- gaip,
- gamli,
- agmak,
- yağılaşmak,
- tuşlanmaq,
- daraqlı,
- witchcraft,
- kabırğa