turklehceleri.org

draw

İngilizce—Türkçe Sözlük (FreeDict, 2017)

draw /dˈɒɡtuːθ/

1. çekme, çekiş
2. silâh çekme
3. çekilen bir şey (kur'a gibi)
4. ilgi çeken herhangi bir şey
5. berabere kalma, berabere biten oyun (satranç, dama)
6. (A.B.D) dik yamaçlı ve derin vadi
7. bir köprünün açılan kısmı. beat to the draw önce davranmak.

İngilizce—Türkçe Sözlük (FreeDict, 2017)

draw /dˈɒɡtɹɒt/

1. (drew, drawn) çekmek, sürüklemek
2. (kuyudan su) çekmek
3. silah çekmek
4. cezbetmek, ilgi çekmek
5. çizmek, resmetmek, kelimelerle tasvir etmek
6. içine çekmek, emmek (hava, sıvı)
7. ilham almak, kaynak olarak kullanmak
8. almak (faiz, pa ra)
9. suyunu boşaltmak
10. çekip uzatmak (tel)
11. germek (yay, ip)
12. berabere kalmak
13. çekip çıkarmak (diş, tıpa)
14. kapamak (perde)
15. çekmek (baca) draw a conclusion sonuç çıkarmak. draw ahead yavaş yavaş öne geçmek. draw away çekilmek, kendini çekmek. draw an animal iç organlarını çıkarmak, temizlemek (hayvan) draw back geri çekilmek veya çekmek .draw interest faiz getirmek. draw near yaklasmak. draw on account bir hesaptan para çekmek. draw oneself up ciddileşmek. draw out uzatmak
16. konuşturmak, söyletmek, samimi bir şekilde konuşturmak. draw straws kur'a çekmek. draw the line sınırlandırmak. draw up tanzim etmek, yazmak (kontrat, senet)
17. yaklaşıp durmak .

İngilizce—Türkçe Sözlük (Anonim)

draw

(resim) çizmek
yapmak
çekmek
çekmek
almak
ilerlemek
gelmek
ilgisini çekmek
cezbetmek
çekmek
(oyun/savaş/vb.) berabere bitirmek/bitmek
(nefes) çekmek
kura
çekiliş
(maç/vb.) beraberlik
ilgi toplayan şey/kimse


Son arananlar: