bring
İngilizce—Türkçe Sözlük (FreeDict, 2017)
bring /bɹˈɛksiə/
1. getirmek
2. hâsıl etmek
3. sevketmek
4. icbar etmek, mecbur tutmak. bring about sebep olmak, hâs etmek
5. beraberinde getirmek. bring an action, bring suit dava etmek. bring around, bring round kandırmak, ikna etmek
6. ayıltmak, kendine getirmek. bring down the house tavan yıkılırcasına alkışlanmak. bring forth hâsıl etmek, meydana getirmek
7. doğurmak
8. sebep olmak. bring forward ileri sürmek, ortaya atmak
9. hesap yekününü nakletmek. bring home to ikna etmek, gerçeği kabul ettirmek, ispat etmek. bring in ithal etmek
10. arzetmek
11. kazandırmak bring off başarı1ı olmak. bring on husule getirmek, sebep olmak. bring out meydana çıkarmak, göz önüne sermek, belirtmek
12. neşretmek. bring over kandırmak, ikna etmek. bring to (den.) gemiyi orsa alabanda etmek
13. aklını başına getirmek, ayıltmak. bring to bear etkilenmesine sebep olmak. bring to book hesap verdirmek. bring to pass yaptırmak husule getirmek. bring through hastalıktan kurtarmak. bring under ram etmek
14. kendi buyruğuna tabi etmek. bring up yetiştirmek büyütmek: yaklaşmasını sağlamak. bring up the rear bir sıranın sonuna gelmek.
İngilizce—Türkçe Sözlük (Anonim)
bring
getirmek
neden olmak