Altın
Türkiye Türkçesi – Tatarca Sözlük (Ganiyev, 1998)
altın
и. с. 1) алтын; 2) алтын, алтыннан эшләнгән (ясалган); 3) күч. алтын, бик кыйммәтле, кадерле ◊ altın babası бик бай кеше; altın yıl dönümü алтын туй
Karşılaştırmalı Türk Lehçeleri Sözlüğü (Ercilasun, 1991)
altın
Türkiye Türkçesi: altın
Azerbaycan Türkçesi: gızıl altun
Başkurt Türkçesi: altın
Kazak Türkçesi: altın
Kırgız Türkçesi: altın zer
Özbek Türkçesi: àltin
Tatar Türkçesi: altın
Türkmen Türkçesi: altın gızıl
Uygur Türkçesi: altun
Rusça: zoloto
Kırgızca – Türkiye Türkçesi Sözlüğü (Yudahin)
altın
altın, altından olan.
Karaçay-Malkarca – Türkiye Türkçesi Sözlüğü (Nevruz, 1991)
altın
altın. Sırma ~: sırma altın, suv ~: altın suyuna batırılmış altın, altın kaplanmış, kaşıkla suv ~dıla: kaşıklar altınla kaplanmışlar, ~ cüzük: altın yüzük, ~ betli: altın renkli, ~ suv içirmek: altınla kaplamak, ~ hazırla: altın fişenklikler, künnü ~ tayaklıkları: güneşin altın renkli hüzmeleri, ~ tüken: sarraf, kuyumcu ~ berib alğan şohuñ kıyınlı künüñde başıñı keser: altın verip aldığın dostun, zor gününde başını keser (a.s.), ~ etegiñe başım kordu: altın eteğine başım kurban olsun (deyim/kadınlara söylenen bir kompliman), ak ~: beyaz altın, doppak ~: bronz, ~ alma, alğış al: altın alma, dua al (a.s.), ~nı alma da akılnı al: altını alma da akılı al (a.s.), ~dan artık, adeb: edeb, altından kıymetlidir, ~ açhıç temir kalanı açar: altın anahtar demir kaleyi açar (a.s.), ~ buruvğa salsañ da bulbul tal terekni unutmaz: altın kafese koysan da bülbül söğüt ağacını unutmaz (a.s.), ~ da cerinde sıylı: altın da yerinde değerlidir, ~nı taba bilgen, asray da bilir: altını bulmasını bilen, saklamasını da bilir (a.s.).
Dîvânü Lugâti’t-Türk Dizini (TDK)
altın
aşağı, alt· I, 108, 109