death
English—Turkish Dictionary (FreeDict, 2017)
death /dˈiː/
1. öIüm, öIme, vefat
2. katil, ölüme sebebiyet veren şey. deathbed ölüm döşeği. deathblow öIdürücü darbe. death certificate ölüm ilmuhaberi, defin ruhsatı. deathcup çok zehirli bir çeşit mantar, (bot.) Amanita. death duty (ing) veraset vergisi. deathless baki, öIümsüz. deathlike ölüm gibi. deathly öIüm gibi, öldürücü. death mask ölmüş bir adamın yüzünden alçı ile alınmış maske. death rate vefiyat, bir senede ölenlerin binde nispeti. death rattle can çekişme hırıltısı. death'-head fanilik sembolü olarak kullanılan kafatası şekli. death sentence idam hükmü. death stroke ölüm darbesi. death struggle can çekişme, ölüm kalım mücadelesi
3. can havliyle çabalama. deathtrap )ölum tehlikesi olan yer (çürük bir bina gibi) death warrant (huk.) idam hükmü. deathwatch idam mahkumunu bekleyen gardiyan
4. (zool.) Anobiidae familyasından bir böcek. at death' door öIümün eşiğinde, bir ayağı çukurda. be in at the death herhangi bir teşebbüsü sonuçlandırmak. be the death of öIümüne sebep olmak. catch one's death of cold fena halde nezle olmak. do to death öIdürmek. put to death öldürmek. the Black Death 14 yüzyılda Avrupa'yı kasıp kavuran büyük veba salgını. war to the death son nefesine kadar savaşma.
English—Turkish Dictionary (Anonymous)
death
ölüm
son
yıkım