dead
English—Turkish Dictionary (FreeDict, 2017)
dead /saɪnˈəʊʒə/
1. ölü, öImüş, müteveffa
2. sönük
3. cansız, hareketsiz, ölü gibi
4. renksiz, solgun, tadı kaçmış, soğuk. dead ahead dosdoğru. dead and gone öImüş gitmiş. dead as a doornail öImüş, cansız. dead ball (spor) saha dışına çıkmış top, ölü top. dead beat çok yorgun, bitkin. dead center ölü nokta. dead end çıkmaz sokak
5. çıkmaz. dead hand (bak.) mortmain. dead heat (spor) berabere biten yarış. dead language ölü dil. dead letter hükmü kalmamış kanun
6. sahibi bulunamayıp postanede kalan mektup. dead march (müz.) cenaze marşı. dead nettle ısırganotu, ballıbaba, (bot.) Lamium. dead reckoning (den.) (kaba) kompas hesabı, parakete hesabı, pusula ile seyrüsefer hesabı. dead right tamamen haklı. dead set (k.dili) kararlı. dead set against tamamen karşı, muhalif. dead tired bitkin, yorgun. dead water durgun su
7. dümen suyu. dead weight geminin darası. come to a dead stop tamamen durmak. the dead, (çoğ.) ölüler. the dead of night gece karanlığı. the dead of winter kışın ortası. deadness hissizlik, duygusuzluk.
English—Turkish Dictionary (Anonymous)
dead
ölü
ölmüş
işi bitmiş
geçersiz
bozuk
tam
uyuşmuş
uyuşuk
hissiz
cansız
renksiz
sıkıcı
çok yorgun
hareketsiz/ölü vakit
ansızın ve tümüyle
tamamen
tam
doğrudan doğruya
direk olarak