bow
English—Turkish Dictionary (FreeDict, 2017)
bow /bˈɒtəl/
1. yay
2. okçu
3. kavis
4. gökkuşağı
5. boyunduruk
6. fiyonk
7. (müz.) yay ile çalmak. bow tie papyon kravat, kelebek kravat. bow window kavisli daire şeklinde iç kısmı enli pencere.
English—Turkish Dictionary (FreeDict, 2017)
bow /bˌɒðəɹˈeɪʃən/
1. baş, pruva (gemi)bowman baş tarafta kürek çeken adam
2. filikada pruvacı.
English—Turkish Dictionary (FreeDict, 2017)
bow /bˈɒtɹiː/
1. baş eğerek selamlama, reverans.
English—Turkish Dictionary (FreeDict, 2017)
bow /bətswˈɑːnə/
1. başını eğerek selamlamak, reverans yapmak
2. eğmek
3. başını eğdirmek
4. başını eğerek yol göstermek
5. ezmek. bow and scrape yaltaklanmak.
English—Turkish Dictionary (Anonymous)
bow
reverans yapmak
başıyla selamlamak
(başını) eğmek
eğilmek
reverans
başla selamlama
pruva
baş
(ok atmakta kullanılan) yay
yay
kavis
fiyonk
fiyonk biçiminde düğüm
Explanatory Turkmen Dictionary (Kyýasowa, 2016)
bow
[bo:w], Geň galmagy, begenji aňladýan ümlük. Bow, sen nirede gezip ýörsüň? (A. Durdyýew).