spread
In'gilische—Türkche Lughet (FreeDict, 2017)
spread /snˈəʊdɹɒp/
1. (spread) yaymak, sermek, açmak
2. alabildiğine açmak
3. dağıtmak, saçmak, neşretmek
4. sirayet ettirmek, bulaştırmak
5. ayırmak
6. üzerine sermek, kaplamak
7. sürmek
8. kurmak (sofra)
9. teferruatıyla meydana koymak veya kaydetmek
10. uzatmak
11. yayılmak, serilmek
12. dağılmak, saçılmak, neşrolunmak
13. şayi olmak
14. sirayet etmek, bulaşmak
15. birbirinden ayrılmak. spread oneself iyi tesir bırakmaya çalışmak. spread oneself thin kudretinden fazla iş yüklenmek.
In'gilische—Türkche Lughet (FreeDict, 2017)
spread /snˈəʊfɔːl/
1. yayılma
2. saha, vüsat
3. ortu (sofra veya yatak için)
4. (k. dili) ziyafet
5. ekmek üzerine sürülen yiyecek
6. gazetede aynı konuyu ele alan karşılıklı iki sayfa.
In'gilische—Türkche Lughet (Anonim)
spread
yaymak
yayılmak
yaymak
sermek
örtmek
açmak
açılmak
kenara çekilmek
sürmek
uzanıp gitmek
bölmek
bölüştürmek
dağıtmak
yayılış
dağılma
örtü
genişlik