open
In'gilische—Türkche Lughet (FreeDict, 2017)
open /nˈɔːðə/
1. açmak
2. işe başlamak
3. yaymak, sermek
4. umuma açmak
5. gevşetmek, çözmek
6. tiyatro mevsimini açmak
7. (huk.) davayı tekrar gözden geçirmek
8. kesip açmak, yarmak, deşmek
9. başlatmak
10. genişletmek
11. göstermek, bildirmek
12. görüşmeye başlamak
13. a- çılmak, çözülmek, gevşemek
14. çatlamak, yarılmak
15. başlamak
16. gelişmek
17. engelleri ortadan kaldırmak
18. göz önüne çıkmak.open in içeriye doğru açılmak. open out dışarıya doğru açılmak
19. açılmak. open up görüşmeye başlamak, söz açmak. open one' eyes gözünü açmak, uyarmak, haberdar etmek. open fire ateş açmak. Open in the name of the law! Kanun namına aç! Open sesame. Açıl susam açıl.
In'gilische—Türkche Lughet (FreeDict, 2017)
open /nˈɔːθiːstə/
1. açık, içine girilir, serbest
2. kabule hazır
3. açık (hava), uygun
4. (den.) sisli olmayan
5. hazır
6. samimi, açık yürekli
7. (ask.) arasında mesafe olan
8. (müz.) (kıs.)ık olmayan, boğuk olmayan, dolgun sesli
9. (dilb.) ses or- ganları nispeten açık olarak söylenen (ünlü)
10. (dilb.) açık (hece)
11. aşikar, meydanda, gizli olmayan
12. sipersiz, istihkâmsız
13. içki satışı serbest (şehir)
14. cömert, eli açık
15. ödenmemiş (borç)
16. (gen.) the ile açık hava, meydan, açık saha
17. açık deniz. open admissions, open enrollment (A.B.D.) üniversiteye kaydolmak isteyen herkesi kabul etme usulü. open air açık hava. open city (ask.) açık şehir. open door herkese açık kapı
18. serbest ticaret (siyaseti) open housing (A.B.D.) ırk ve din farkı gözetmeden herkese açık kiralık ev ve apartmanlar. open order (ask.) dağınık savaş düzeni. open policy (sig.)orta bedeli konulan olayın gerçekleşmesi anında takdir edilecek (sig.)orta poliçesi. open sea açık deniz. open shop sendikalı veya sendikasız herkesi çalıştıran kuruluş
19. yalnız sendikasız işçileri kabul eden kuruluş. an open question iki taraf da haklı bulun- duğundan karara bağlanamayan mesele. an open verdict (huk.) cinayeti tespit edip de suçluyu tespit etmeyen karar. an open winter hafif kış. in open court açık oturum halindeki mahkemede. receive with open arms samimiyetle karşılamak. The harbor is open. Liman açıktır. lay open kesip açmak. openly açıkça açıktan açığa. openness açıklık.
In'gilische—Türkche Lughet (Anonim)
open
açık
etrafı çevrilmemiş
açık
(giysi/vb.) açık
iliklenmemiş
çözümlenmemiş
askıda
içten
açık
dürüst
samimi
herkese açık
girişi serbest
kullanıma hazır
açık
açmak
açılmak
açık hava