kuyruk
Türkiye Türkchisi – Tiniq Türkche Lughiti (Kuleli, 2013)
kuyruk
[Köken: Anlam kayması] (sıra) Kezek
Türkiye Türkchisi – Tatarche Lughet (Ganiyev, 1998)
kuyruk
и. 1) койрык; kuyruk sallamak a) койрык болгау; б) күч. Ялагайлану; 2) чират; kuyruğa girmek чиратка басу
ercilasun1991
kuyruk
Türkiye Türkçesi: kuyruk
Azerbaycan Türkçesi: guyrug
Başkurt Türkçesi: koyorok
Kazak Türkçesi: kuyruk
Kırgız Türkçesi: kuyruk
Özbek Türkçesi: kuyruk
Tatar Türkçesi: koyrık
Türkmen Türkçesi: guyruk
Uygur Türkçesi: kuyruk
Rusça: ⱨvost
ercilasun1991
kuyruk
Türkiye Türkçesi: kuyruk
Azerbaycan Türkçesi: növbä
Başkurt Türkçesi: sirat
Kazak Türkçesi: kezek
Kırgız Türkçesi: kezek
Özbek Türkçesi: nävbät
Tatar Türkçesi: çirat
Türkmen Türkçesi: nōbat
Uygur Türkçesi: katar kuyruk
Rusça: oçered' ⱨvost
Qirghizche – Türkiye Türkchisi Lughiti (Yudahin)
kuyruk
1. kuyruk; kuyruk ulaş bastır: katar halinde yürümek ( bir atın diğerinin kuyruğuna gelmek süretile) ; artınan kuyruk ulaş itter bara catat: peşinden katar halinde köpekler gidiyor; kıl kuyruk: 1) step kekliği; 2) çatal kuyruk ( bir nevi ördek: anas acuta) ; 3) ince kuyruklu (at hakkında) ; 4) lâgar beygir; 5) at; kıl kuyruktardıñ asıldarın minip: asîl atlara binerek ; ayrı kuyruk: 1) çaylak; 2) bir yabanî hayvanın adıdır; ketmen kuyruk: karakuş nevilerinden biridir; töö kuyruk: (deve kuyruk) astragalus otu; ak kuyruk çay: bir nevi çay; may kuyruk: yumuşak kısımlar (kıç) ; kuyruğu üzülüp kaldı mec. kanatları kırpılmış ( harf. kuyruğu kopmuştur) ; kuyruktun uçu menen tik (yahut teñ) atıp kaldı: içi şiddetlice sürüyor; 2. kadın “ sarığı” nın arkaya sarkan kısmı (bu manayla bazan kuyruk alğıç dahi denilir); 3. yaradak (birine tâbi olan ve daima onu tutan) kulaktardıñ kuyruğu: “kulak” lar (ağalar) ın yaradığı ; 4. zürriyet.
Qarachay-Malqarche – Türkiye Türkchisi Lughiti (Nevruz, 1991)
kuyruk
kuyruk, arka, kıç, popo.Atnı ~u: atın kuyruğu, kozu ~: kuzu kuyruğu, ~ cav: kuyruk yağı, ~ uçu (üçü): kuyruk ucu; zurnanın son deliği, ayak altında dolaşan kimse (mec.), çonçayma kuyruk: koyun cinsi hayvanlarda kuyruk ucu yukarı dönmüş kuyruk biçimi, ~un cerge salmak (d): bir yerde rahat oturmak, kuyruğu cer körmey işleydi: kuyruğu yere değmeden çalışıyor, durmadan çalışıyor, ~ duppuş: makatın iki tarafındaki tombul kısımlar, popo, ~ süyek: kuyruk kemiği. Kuyruksokumu kemiği, ~u bıla koz sındırğan (d): kıçı ile ceviz kıran, oturduğu yerde palavra sıkan, ~ kayırmak: kuyruğunu kıvırmak (hayvanlar için), ~u sınñan it ( d): kuyruğu kırılmış köpek, haddi bildirilmiş kimse, fena durumda kalmış kinse için söylenir, ~un tüz tutmak (d): kuyruğunu doğru tutmak, haddini bilmek, kamçi ~ koy: kırbaç kuyruklu koyun, merinos koyunu, ullu ~: koca göt, tembel, hantal, ~un kısmak (d): kuyruğunu toplamak, sus pus olmak.