katı
Türkiye Türkchisi – Tatarche Lughet (Ganiyev, 1998)
katı
с. каты; katı cisim каты җисем ◊ katı söz каты (тупас) сүз
Tiniq Türkche - Türkiye Türkchisi Lughiti (Kuleli)
katı
1. Bayat (Ekmek)
ercilasun1991
katı
Türkiye Türkçesi: katı
Azerbaycan Türkçesi: bärk möhkäm särt
Başkurt Türkçesi: katı
Kazak Türkçesi: kattı
Kırgız Türkçesi: katū
Özbek Türkçesi: kattık
Tatar Türkçesi: katı
Türkmen Türkçesi: gatı
Uygur Türkçesi: kattik
Rusça: tvördıy jistkiy
Qarachay-Malqarche – Türkiye Türkchisi Lughiti (Nevruz, 1991)
katı
1. Katı, sert, sıkı, ağır. Nalmas kurçdan katıdı: elmas çelikten serttir, ~ hali: sert mizaç, ~ kısmak: sıkı bağlamak, sıkı sıkmak, ~ cañur: sıkı yağmur, cel bek ~ uradı: rüzgâr çok sert vuruyor, ~ urunuv: sıkı çalışma, sıkı maişet arama, bek ~ işleydi: çok sıkı çalışıyor, ~ küreş: sert mücadele, ~ nizam: sıkı nizam, alay ~ nek bolduñ: o kadar sert neye oldun, ~ aytmak: sıkı tembih etmek, sıkı söylemek, ~ kızık harifle (gr.): sert ünsüzler, sert sessiz harfler, Soslan ~ avruydu: Soslan ağır hasta, üyge kel dep ~ boldu: eve gel diye ısrarlı oldu, esin ~ iyip tıñıladı: dikkatini teksif ederek dinledi, esinde ~ tutarğa kerekdi: aklında sıkı tutması gerekir; 2. Katı, yanı, nezdi, yakını. Üynü ~: evin yanı, eşikni ~ sürem sal: kapının yanına doğru koy, kölnü ~ sürem barığız: gölün yakınına doğru gidiniz, kişini ~na barmağız: kimsenin yanına gitmeyiniz, Soslannı ~ında caşaydı: Soslan’ın nezdinde yaşıyor, anama ~na barama: annemin yanına gidiyorum.