edge
In'gilische—Türkche Lughet (FreeDict, 2017)
edge /dˌʌŋɡɐɹˈiː/
1. kenar, ağız
2. (geom.) ayrıt
3. keskinlik
4. sınır, hudut
5. (A.B.D.), (k.dili.) avantaj, üstünlük . edge tool kesecek alet, keskin ağızlı alet . give an edge to bilemek
6. açmak (iştah)
7. (k.dili.) avantaj tanımak.on edge sabırsız
8. endişeli, aksi, sinirli
9. fazla hassas. take the edge off körletmek
10. kapamak (iştah)
11. zevkini azaltmak .set his teeth on edge dişlerini kamaştırmak, sinirlendirmek
12. iğrendirmek.
In'gilische—Türkche Lughet (FreeDict, 2017)
edge /dˈʌndʒən/
1. yanaşmak, yavaş yavaş sokulmak, yaklaşmak
2. yan yan ve yavaş yavaş sürmek
3. bilemek, keskinletmek
4. kenar geçirmek. edge in sokulmak.edge out kıl payı ile yenmek
5. kenara itmek.
In'gilische—Türkche Lughet (Anonim)
edge
kenar
kenar çizgisi
uç
ağız
keskin kenar
kenarlarını belirginleştirmek
kenar yapmak
kenardan yavaş yavaş ilerlemek
ilerletmek