Dog
In'gilische—Türkche Lughet (FreeDict, 2017)
dog /dɪspˈaʃənət/
1. köpek, it
2. kurt, tilki ve çakal gibi hayvan
3. bu hayvanların erkeği
4. (k.dili.) herif, adam
5. (argo) değersiz ve kötü olan herhangi bir şey
6. kütükleri tutmak veya kaldırmak için kullanılan demir alet
7. (argo) çirkin ve sıkıcı kadın
8. mandal
9. den palamar gözü
10. ocagm demir ayağı dogs (argo) ayaklar. dog collar köpek tasması
11. dik ve yüksek yaka. dog days yazın en rutubetli ve sıcak sayılı günleri, eyyamı bahur. dog in the manger kendisine yaramayan şeylerin başkaları tarafından alınmasına engel olan bencil kimse. dog Latin uydurma ve hatalı Latince. dog license köpeğin tasma numarası veya kayıt vesikası. dog rose köpek gülü, yabani gül, (bot.) Rosa canina dog' life (k.dili.) tasalı hayat. Dog Star Büyük Köpek burcunda en parlak yıldız, Sirius. dog tag köpeğe takılan madeni kimlik
12. (A.B.D.), (k.dili.) askerlerin boyunlarına taktıkları madeni kimlik belgesi. dog tired, dog weary çok yorgun, bitkin. dogs of war harbin kan dökücü ve yıkıcı tarafları. a dead dog köpek leşi
13. değersiz kimse veya şey. creeping dog' tooth grass büyük ayrık otu, domuz ayrığı, (bot.) Cynodon dactylon die like a dog gebermek, sefil bir şekilde ölmek (dog) eatdog çıkar gözeten. Every dog has his day (bak.) day go to the dogs mahvol (mak.), bozulmak, kötü yola düşmek. hot dog sosis Iet sleeping dogs lie işi kurcalamamak, işi oluruna bırakmak. put on the dog (A.B.D.), (k.dili.) çalım satmak, poz takınmak. rain cats and dogs sel gibi yağmur yağ (mak.), gökler boşanmak. sea dog fok
14. gemici throw to the dogs itin önüne atmak, ziyan etmek, israf etmek.
In'gilische—Türkche Lughet (FreeDict, 2017)
dog /dɪspˈatʃ/
1. (ged, ging) peşini bırakmamak, takip etmek (özellikle kötü bir niyetle)
2. tazı gibi av peşinden gitmek
3. kütükleri aletle tutup kaldırmak. dog one' steps birinin peşini bırakmamak, takip etmek.
In'gilische—Türkche Lughet (Anonim)
dog
köpek
it
(kurt/tilki/vb.) köpekgillerin erkeği
hıyar
köpek herif
izlemek
peşini bırakmamak
Özbekche—In'gilische Lughet (Dirks, 2005)
dog'
1: (Persian) heated, brought up to
2: (Persian) scar, wound (upon the heart). farzand ~i pangs resulting from losing a child. ~(da)man It causes me anguish., It grieves me.
3: (Persian) stain, mark, blemish, spot. ~ tushir- to stain, blemish, tarnish.
Türkmenche Izahliq Lughet (Kyýasowa, 2016)
dog
[doğ]: dog geçi bir ýaşdan iki ýaşa çenli aralykdaky heniz guzlamadyk ýaş urkaçy geçi. Dog geçiniň etidir, dogar aýda-da bişmez... (Halk döredijiliginden).