çır
Kırgızca – Türkiye Türkçesi Sözlüğü (Yudahin)
çır
ı, diyelim, kaynayan yağ üzerine su döküldüğü zaman çıkan çıtırtıyı taklit; bala çır dey tüştü : çocuk ansızın acı bir ses çıkardı; eneden, çır etip, cerge tüşköndön beri : doğduğu ilk günden beri (harfiyen. anasının karnından acı ses çıkararak, yere düştüğü günden itibaren); çır etken ayaldın ünü çıktı : keskin kadın sesi çıktı.
ıı, 1. cidalci; çabuk kızan; 2. huysuzluk, hırçınlık; kavga; nizalı; çırsal- : kavga aramak, direnerek münazaa etmek; çır- çatak : niza, münazaa; bır-çır bk. bır ; çır çıkpay turgan kıluu kerek : niza cıkmayacak tarzda yapmalı; eç kandayçırçatak çıkan çok : hiçbir kavga ve münakaşa çıkmadı.
Karaçay-Malkarca – Türkiye Türkçesi Sözlüğü (Nevruz, 1991)
çır
1. Refah, bolluk, gelir. ~ı bolğan adam: geliri olan adam; 2. Çorbanın üste çıkan yağı, curuf. Şorpanı ~ın alığız: çorbanın yağını alınız.
Dîvânü Lugâti’t-Türk Dizini (TDK)
çır
elbise yırtmakta, yırtılmakta çıkan ses·I, 323