tohtamak
Karaçay-Malkarca – Türkiye Türkçesi Sözlüğü (Nevruz, 1991)
tohtamak
durmak, ara vermek; kesilmek, sükûnet bulmak. Bılayda bir kesek tohtayık: burada biraz duralım, sağatım tohtağandı: saatim durmuş, iş tohtamasın: iş durmasın, tohtap turmak: hareketsiz durmak, durup beklemek, suv tohtap turadı: su haretsiz duruyor, alayda tohtap turuğuz: orada durup bekleyiniz, orada hareket etmeden bekleyiniz, cel tohtamaydı: yel durmuyor, davur tohtadı: gürültü kesildi, tavuş-tüyüş tohtap turadı: gürültü patırtı sükûnet bulup duruyor, tohtay bilmegen: durmasını bilmeyen, barıp tohtağan (d): mükemmel, en iyi, en sonuna dayanan, barıp tohtağan usta: en iyi usta, dıñ bolup ~: tüfeği çama dayamak, bitip tükenmek, tirelip ~: sonuna kadar gelip dayanmak, dayanıp durmak, colubuz teñizge tirelip tohtadı: yolumuz denize dayanıp durdu, unamay ~: hayır deyip kestirip atmak, ne küreşsek da unamay tohtadı: ne kadar uğraşsak da hayır deyip kestirip atdı, kalay tohtağın: nasıl durmalı, Tohtamışlay tohtağın (d): Tohtamış gibi dur, tohtağan suv: durgun su, tohtağan suv çömüçden da korkar (d): durgun su maşrapadan bile korkar.