turklehceleri.org

tañ

Kırgızca – Türkiye Türkçesi Sözlüğü (Yudahin)

tañ-

V, bağlamak.

Kırgızca – Türkiye Türkçesi Sözlüğü (Yudahin)

tañ

I, şafak, tan; tañ attı: şafak söktü; tañ ağardı yahut tañ kılaydı yahut tañ sürdü: şafak söktü; tañ ağarıp atkanda yahut tañ sarğarıp atkanda: şafak sökerken; atar tañdın astman: şafak sökmeden biraz önce; tañ erteñ: sabah erkenden; tañ aşır yahut tañga aşır: (atı) sabalıa kadar yemsiz bırakmak suretiyle mukavemete hazırlamak; tañ künü: hergün; tañ atpay: sabaha kadar (şafak sökmeden önce); tañ attır yahut tañ atır-: geceyi sabaha kadar geçir mek; tañda künü bk. tañda.


II, 1. taaccüp, hayret; tañ kal -yahut añ tañ kal-: hayret etmek taaccüp etmek, şaşa kalmak; tañ kauluuçu iş: şaşılacak iş; tañ kaldır-: hayerti mucip olmak, hayrete düşürmek; tañ- tamaşa bk. tamaşa 1; 2. bilmiyorum, kim bilsin (sualin cevabıdır); al kelet beken?. tañ!: gelecek mi, acaba? -kim bilir!


III, kuyruk altındaki beyaz leke, benek (bazı hayvanlarda bulunur) ; bököndün tañınday, bk. bökön.


IV: tañ bolğon söz: hayide (çiğnenmiş, bayağı, harcıalem) olmuş söz veya tabir; tañ bolğon kız: evde kalan kız; tañı çıkkan ötuk: örslenmiş çizme.

Karaçay-Malkarca – Türkiye Türkçesi Sözlüğü (Nevruz, 1991)

tañ

1. Tan yeri, şafak, seher vakti; sabah. ~ ağarmak: şafak sökmek, tan yeri ağarmak, ~ ağarıp tebregendi: şafak sökmeye başladı, ~nı burnu karağanlay: tan yeri ağarmaya başlar başlamaz, şafak sökmeye başlayınca, ~ alası: seherin alaca karanlığı, ~ atmak: şafak sökmek, seher vakti erişmek, ~ athanlay colğa çığayık: şafak sökünce yola çıkalım, ~ karaldısı: sabahın alaca karanlığı, ~nı süyümçüsü tav cumarık (d): şafağın habercisi dağ kekliği, ~nı allı bıla Karaçayğa cetdik: şafak sökmeden önce Karaçay’a eriştik, ~ athanlı: tan yeri ağardığından beri, ~ atar-atmaz: şafak söker-sökmez; ~ aşhı bolsun: hayırlı sabahlar, sabahınız hayırlı olsun, sav ~ña çığığız: sağlıcakla sabaha erişiniz, ~a deri cuklamadık: sabaha kadar uyumadık, cuklamay ~ atdırdım: uyumadan sabaha çıktım, carık ~a çığayık: aydınlık sabaha erişelim; 2. Biraz, oldukça, bir hayli. Tışında ~ kesekni süyeldik: dışarıda bir hayli dikildik, anı caşçığı ~ ullu bolğandı: onun oğlu oldukça büyümüş, bıyıl baçhadan ~ hayırlandık: bu sene bahçeden bir hayli yararlandık, ~ kesekni colubuz bardı: biraz daha yolumuz var.

Dîvânü Lugâti’t-Türk Dizini (TDK)

tañ

şaşacak, şaşılacak nesne, danılacak şey, acayip şey, I, 62; III, 355

tan, sabah vakti. I, 170, 251;III, 355, 356 tañ eski zamanlardan kalm ış olan yapı·III,356

elek,III, 355


Son arananlar: