sound
İngilizce—Türkçe Sözlük (FreeDict, 2017)
sound /sˈɜːɹə/
1. ses, seda, avaz
2. ima, anlam, mesaj
3. gürültü, şamata
4. ses erimi
5. ses çıkarmak, ses vermek
6. yüksek sesle ilân etmek
7. gibi görünmek
8. çalınmak, ötmek
9. ses çıkarttırmak, çalmak, öttürmek
10. açıkça övmek, herkesin içinde methetmek
11. (tıb.) ses çıkarttırarak muayene etmek. sound and light açık havada tarihi konulu gösteri. sound barrier ses duvarı. sound effects (tiyatro, radyo) efekt, konuşma seslerinin dışındaki sesler. sound film sesli sinema filmi. sound off (colloq.) kükremek. sound track sinema filminde ses yolu. sound wave ses dalgası. within sound ses işitilebilecek mesafede. soundless sessiz, sedasız.
İngilizce—Türkçe Sözlük (FreeDict, 2017)
sound /sˈɜːɹʌp/
1. sağlam, kusursuz
2. sıhhatli, salim, esen
3. emin, emniyetli
4. doğru, sahih
5. iyi, tam
6. mükemmel
7. derin (uyku)
8. geçerli, kanuni
9. derin derin. soundly derin derin (uyku)
10. mükemmelen
11. tamamen. soundness sağlamlık, sıhhat
12. doğruluk, geçerlik.
İngilizce—Türkçe Sözlük (FreeDict, 2017)
sound /sˈaɪzəl/
1. geniş boğaz
2. solungaç.
İngilizce—Türkçe Sözlük (FreeDict, 2017)
sound /sˈɪskɪn/
1. iskandil etmek, derinliğini yoklamak
2. bir kimsenin fikrini anlamaya çalışmak
3. (tıb.) sonda ile muayene etmek
4. çok derine dalmak
5. mil, sonda.
İngilizce—Türkçe Sözlük (Anonim)
sound
sağlam
kusursuz
iyi halde
sağlıklı
salim
esen
emin
güvenilir
geçerli
sağlam
(uyku) derin
deliksiz
(uyku) derin
deliksiz
mışıl mışıl
ses
gürültü
ses erimi
etki
izlenim
boğaz
(gibi) gelmek/görünmek
çalmak
öttürmek
çalmak
ötmek
ses çıkarmak
iskandil etmek
derinliğini yoklamak