ne
Türkiye Türkçesi – Tatarca Sözlük (Ganiyev, 1998)
ne
I а. 1) нәрсә; 2) ни; 3) нинди □ ne var ne yok 1) ни хәлләр бар, эшләр ничек бара?; 2) бар булганы
neII терк. ни ..., ни ...дә,... дә ...дә (түгеп), ... дә (түгел); ne uzun ne kısa ни озын, ни кыска
Karşılaştırmalı Türk Lehçeleri Sözlüğü (Ercilasun, 1991)
ne
Türkiye Türkçesi: ne
Azerbaycan Türkçesi: nä
Başkurt Türkçesi: ni nämä närsä
Kazak Türkçesi: ne nemene
Kırgız Türkçesi: emne ne
Özbek Türkçesi: nimä ne
Tatar Türkçesi: ni närsä
Türkmen Türkçesi: nǟme
Uygur Türkçesi: nä nemä
Rusça: çto?
İngilizce—Türkçe Sözlük (FreeDict, 2017)
ne /mˈɒɹɪsi/
1. (kıs.) Near East, New England, North east.
İngilizce—Türkçe Sözlük (FreeDict, 2017)
ne /mˈɒɹəʊ/
1. (kıs.) Nebraska.
Kırgızca – Türkiye Türkçesi Sözlüğü (Yudahin)
ne
= emine; keldik ne, kelbedik ne? : geldik, gelmedik ne ehemmiyeti var! : ne bara cok: her ihtimale karşı.
Türkmencenin Açıklamalı Sözlüğü (Kyýasowa, 2016)
ne
1. Ýokluk görkezýän baglaýjy kömekçi. Ne ýowuz ýerde ýat, ne ýowuz düýş gör (Halk döredijiliginden). 2. Güýçlendiriji kömekçi. Ne gözel maşgala! 3. Näme?, nähili? diýen sorag çalyşmasynyň gysgalan görnüşi (ser. Nä). Eý mähribanym, saňa ne boldy?
Uygurca – Türkiye Türkçesi Sözlüğü (Kurban, 2016)
ne
I Ne. Néring aghridu? – Neren ağrıyor?
II Ne (menfiliği ifade eder). Ne u, ne bu – Ne o, ne de bu. Ne sanga, ne manga – Ne sana, ne de bana.
Karaçay-Malkarca – Türkiye Türkçesi Sözlüğü (Nevruz, 1991)
ne
ne, ya, hangi, en, her, ne kadar, her şey. ~ kel, ~ ket: ya gel, ya git, ~ bügün, ~ tanbıla: ya bugün, ya yarın, ~ men, ~ sen: ya ben, ya sen, haribni ~ malı ~ da üyü bardı: garibin ne malı ne de evi var, ~ az da: en azından, ~ amandan ~ igiden añılaydı: ne kötüden ne de iyiden anlıyor, ~!: ne! (efendim!), ~ bıla boluşayım?: ne ile yardım edeyim?, ~ boldu?: ne oldu?, ~ eteyim?: ne yapayım?, ~ alamat üydü!: ne güzel ev!, ~ başhası bardı?: ne farkı var?, ~ hapar?: ne haber?, ~ sıltav bıla da: hangi bahane ile olsa da, ~ zatnı da tabarıkma: her şeyi bulabileceğim, ~ dıgalas etsem da: ne kadar çırpınsam da, ~ azı da: en azı bile, ~ boladı, ~ kaladı: ne olur, ne kalır (her ihtimale karşı), ~ kelsin, bolluk boldu: ne yapalım olacak oldu, ~ madar bardı?: ne çare var?, ~ menme degen: en kendine güvenen, ~ va: ya da, ~ va sen anı eşitgenmise?: yahut sen onu işittin mi?, ~ ese da bir: ne ise bir, herhangi bir, ~ üçün: niçin, alay degen ~di?: o da ne demek?.
Dîvânü Lugâti’t-Türk Dizini (TDK)
ne
ne, nasıl, (soru anlamıyle) ne· I, 44, 53, 72, 74, 79, 87, 94, 126, 132, 320, 406;II, 287; III, 131, 207, 214, 215, 236, 360, 364
Araplar'daki şaşalama, "ma"sı yerine bir edat, III, 214 '