lip
İngilizce—Türkçe Sözlük (FreeDict, 2017)
lip /lˈɔːbʊk/
1. (-ped, -ping) dudak: kenar, uç
2. yaranın kenarı
3. (anat.), (zool.) dudak şeklinde şey, dudak: nefesli sazların ağızlığı: nefesli sazın ağıza yerleştirilme şekli: (argo.) küstahlık, edepsizlik: dudaklarla dokunmak, öpmek
4. ağıza almak: mırıldanmak. lip reading başkalarının dudak hareketlerinden sağırların söylenen sözü anlamaları. lip service sahte bağlılık. bite one' lip öfke veya üzüntüyü belli etmemek için dudağını ısırmak. button one' lip (argo.) susmak, ağzına kilit vurmak. curl one' lip dudak bükmek. hang on one' lips birinin ağzından çıkan her sözü dikkatle dinlemek. keep a stiff upper lip cesaretini kaybetmemek, metin olmak. lower lip alt dudak. None of your lip. (argo.) Küstahlığı bırak. smack one' lips du- daklarını şapırdatmak. upper lip üst dudak. lipped dudaklı: kenarlı.
İngilizce—Türkçe Sözlük (Anonim)
lip
dudak
erin
lep
kenar
Özbekçe—İngilizce Sözlük (Dirks, 2005)
lip
~ Et- in a flash; deftly.