kızıv
Karaçay-Malkarca – Türkiye Türkçesi Sözlüğü (Nevruz, 1991)
kızıv
acele, hızlı, çabuk, tez, kızgınlık hali, sıcak, kor, yoğun. Bu işni ~ etigiz: bu işi çabuk yapınız, künle ~ ötedile: günler çabuk geçiyor, ~u bıla kolğa alığız: sıcağı sıcağına ele alınız, peçni ~u ketginçi gırcınnı salığız: fırının kızgınlığı geçene kadar ekmeği koyunuz, otnu ~u: ateşin koru, kışnı ~u: kışın yoğun zamanı, ~ kün: sıcak gün, ~ barğan suv: hızlı akan su, ~ canñan ot ~ cuklanır: hızlı yanan ateş hızlı söner (as).
kızgın, çok sıcak, hararet; köz, kor; hiddet, şiddet, sıkı, hararetli; acele, çabuk, hızlı. Kün ~da: kızgın güneşin altında, kün ~da işleybiz: kızgın güneşin altında çalışıyoruz, otnu ~una salığız: ateşin en sıcak yerine koyunuz, otnu kızıvu: ateşin en kızgın yeri, ~ otda küyerik: kızgın ateşte yanasıca; ~ mıdıh: kor ateş, otnu ~unda cılıtığız: ateşin közünde ızıtınız; kışnı ~unda kayrı barasa: kışın bu en şiddetli döneminde nereye gidiyorsun, uruş ~u bıla baradı: savaş (bütün) şiddetiyle sürüyor, işni em ~ közüvünde: işin en sıkı döneminde; ~ ~ söleşedile: hararetli hararetli konuşuyorlar; ol ~ colğa tebiredi: o acele yola çıktı; ~ barğan suv: hızlı akan su, ~ cürüş bıla eki sağatlık col: hızlı yürüyüşle iki saatlik yol, ~ bolmak: acele etmek, eşik ~ ~ kağıldı: kapı hızlı hızlı çalındı, ~ etmek: acele etmek, ~ etip küreşedile: acele etmeye gayret ediyorlar.