knock
İngilizce—Türkçe Sözlük (FreeDict, 2017)
knock /dʒˈɒʃ/
1. vurmak, çarpmak
2. tokuşmak
3. at veya on ile çalmak, vurmak (kapı)
4. (mak.) vurmak (benzin)
5. çarpışmak
6. ABD, (argo.) kusur bulmak, tenkit etmek, titizlik etmek
7. vurma, vuruş, darbe
8. kapı çalınması. knock ebout tekrar tekrar vurmak, şiddetle sarsmak, tartaklamak
9. (k. dili) oradan oraya dolaşmak. knock against çarpışmak
10. rast gelmek. knock down yumrukla yere devirmek
11. mezatta çekici vurup malı son fiyatı verenin üzerine bırakmak. knock off (k. dili) işi bırakmak, tatil etmek
12. (colloq.) şıpınişi yapıvermek
13. (argo.) öldürmek
14. (argo.) soymak. knock on the head tepesine vurmak, işini bozmak. knock out vurup yıkmak, nakavt yapmak, oyun dışı etmek. knock out of the box (beysbol) atıcıyı zayıflığından dolayı yerinden çıkmaya mecbur etmek. knock over devirmek. knock together birbirine çarpmak
15. acele bir araya getirmek. knock up bir araya toplamak
16. (kriket) puan yapmak
17. (İng.) kapıya vurup uyandırmak
18. (argo.) hamile bırakmak. engine knock benzin fazlalığı yüzünden makinada meydana gelen vuruş sesi.
İngilizce—Türkçe Sözlük (Anonim)
knock
vurmak
kusur bulmak
acımasızca eleştirmek
şoke etmek
vurma sesi
(kapı) çalma sesi
tak tak
vurma
darbe
sıkıntı
dert