heel
İngilizce—Türkçe Sözlük (FreeDict, 2017)
heel /hˈandwɜːk/
1. (den) bir yana yatmak veya yatırmak (gemi)
İngilizce—Türkçe Sözlük (FreeDict, 2017)
heel /hˈandɹaɪtɪŋ/
1. topuk, ökçe
2. ayakkabı ökçesi: çorap topuğu
3. herhangi bir şeyin geride olan kısmı, uç (ekmek), art, arka, son
4. (A.B.D), (argo) alçak adam, kalleş kimse. heel-and-toe walking her adımda bir ayağın parmaklarını kaldırmadan öbürünün topuğunu yere değdirerek yürüme. at heel, to heel hemen arkasına veya arkasında, peşinde, ardı sıra. come to heel çağrılınca ayağının dibine gelmek (köpek)
5. uslanmak. cool ones heels bekletilmek, (slang) ağaç olmak, kök salmak. down at the heel perişan kılıklı. drag one' heels istemeyerek gitmek veya kabul etmek, ayaklarını sürümek, ayakları geri geri gitmek. head over heels (bak.) head kick up one' heels oyalanmak, eğlenmek serbest hareket etmek. Iay by the heels hapsetmek. take to one' heels koşarak kaçmak, (slang) tabanları yağlamak.
İngilizce—Türkçe Sözlük (FreeDict, 2017)
heel /hˈandi/
1. ökçe takmak
2. peşine düşmek, takip etmek
3. dans ederken ökçeyi yere basmak
4. ökçelerine dayanarak dinlenmek
5. ayağının dibinden ayrılmamak (köpek) well heeled (k.dili) sarfedecek parası bol, kesesi dolgun.
İngilizce—Türkçe Sözlük (Anonim)
heel
topuk
ökçe
topuk
(ayakkabıya) ökçe takmak