for
İngilizce—Türkçe Sözlük (FreeDict, 2017)
for /flˈatweɪz/
1. (kıs.) foreign, forestry.
İngilizce—Türkçe Sözlük (FreeDict, 2017)
for /flˈatwɜːm/
1. (edat) (bağlaç.) için, -e
2. uğruna
3. şerefine
4. -(den.) dolayı sebebi ile, cihetten
5. -e mukabil, karşı
6. uygun
7. yerine
8. hususunda, dair
9. göre
10. baglaç çünkü, zira. for all (I.) know bildiğime göre. for all that herşeye rağmen. forall the world ne pahasına olursa olsun, dünyada
11. tıpkı, aynen. for cash peşin para ile. for good bütün bütün, temelli olarak. for life hayat boyunca. for many miles around bütün civarda. for months aylardan beri
12. aylarca. for my part kendi hesabıma, bana kalırsa. for my sake hatırım için. for once bir kerecik, bir defacık. for reform yenilik taraftarı, devrimci. for sale satılık. for the life of me başım hakkı için, vallahi. for the second time ikinci defa olarak. as for me bana gelince. be tried for his life idam talebiyle yargılanmak. care for bakmak, meşgul olmak
13. sevmek
14. arzu etmek. For shame ! Ne ayıp! fit for nothing hiç bir işe yaramaz, beş para etmez. go for almaya gitmek
15. (k.dili) kabul etmek, istemek. go for a walk yürüyüşe çıkmak. Go for it! Saldır ! Davran! hard up for money para sıkıntısında. He was hanged for a pirate. Korsan diye asıldı. (I.) for one do not believe it. Kendi hesabıma ben inanmıyorum. If it weren't for you... Siz olmasaydınız... Is he the man for the job? O bu işin adamı mı? It is for you to make the move. Bu işe siz önayak olmalısınız. işe girişmek size düşer. It' time for school. Okul zamanı geldi. Iast for many hours saatlerce sürmek. He has left for India. Hindistan'a hareket etti. Iong for hasretini çekmek, özlemek, çok istemek, canı çekmek. mistaken for him ona benzetilmiş. not long for this world ölumü yakın, (colloq.) suyu kaynamış. notorious for -e adı çıkmış, ile meşhur. Now we are in for it. Çattık belâya ! Oh, for wings ! Keşke kanatlarım olsaydı! pay for ödemek. ready for dinner yemeğe hazır. shift for oneself kendini geçindinmek. So much for that. Bu hususta şimdilik bu kadar yeter. take him for a robber onu hırsız sanmak. Things look bad for you. işleriniz kötü görünüyor. a belt for ten liras on liralık kemer. time for work işe uygun zaman. use a book for a desk sıra yerine kitap kullanmak. too beautiful for words sözle tarif edilemeyecek kadar güzel. tooth for tooth dişe diş. tremble for üzerine titremek. walk for two miles iki mil yürümek. What for? Niçin? Neden? word for word harfiyen, kelimesi kelimesine.
İngilizce—Türkçe Sözlük (Anonim)
for
için
süresince
zarfında
-dır
uğruna
için
yerine
namına
adına
için
yerine
karşılığında
-den dolayı
yüzünden
nedeniyle
-e uygun
-e elverişli
şerefine
-e göre
-e rağmen
olarak
diye
-e karşı
çünkü
zira