elek
Türkiye Türkçesi – Tatarca Sözlük (Ganiyev, 1998)
elek
и. иләк ◊ elekten geçirmek иләктән үткәрү
Karşılaştırmalı Türk Lehçeleri Sözlüğü (Ercilasun, 1991)
elek
Türkiye Türkçesi: elek
Azerbaycan Türkçesi: äläk
Başkurt Türkçesi: iläk
Kazak Türkçesi: elek
Kırgız Türkçesi: elek
Özbek Türkçesi: eläk
Tatar Türkçesi: iläk
Türkmen Türkçesi: elek
Uygur Türkçesi: ägläk
Rusça: sito
Kırgızca – Türkiye Türkçesi Sözlüğü (Yudahin)
elek
I, elek: kıldan yapılan elek; cez elek yahut torko elek: tel elek; süzgü elek: süzgeç; çıpka elek bk. çıpka; etegi elek, ceñi celek: yırtık pırtık giyim hakkında; harf.: eteği elek, kolları bayraktır, eteği elek, ceñi celek bolup iştedi: durmadan-dinlenmeden ve büyük şevkle çalıştı.
II, «şimdilik henüz…» manasına gelen ve fiile menfi mana veren bir ektir; yalnız esas fiilin hal zaman gerundifi ile birlikte kullanılır: kelelek (kele + elek): henüz gelmedi; körölökmün (körö + elek + min): daha görmedim; çay içeleğinde keldim: ben onun henüz çay içmediği anda geldim; caan caaleginde (caay eleginde) barıñar: henüz yağmur yağmamışken gidiniz; Lenindiñ carıya kılına elek katı: Leninin henüz neşredilmemiş olan mektubu; karıy elek: o daha kocamamış; körö elekter: henüz görmemiş olanlar; bk. ele.
Türkmencenin Açıklamalı Sözlüğü (Kyýasowa, 2016)
elek
at. Un, däne we ş.m. zatlar elemek üçin düýbi inçe sim bilen gözelen, töweregine ýuka demir ýa-da ýuka agaç gurşaw berkidilen esbap. Bar, geregim, olardan elek getir.
‣ Elekden geçirmek her taraplaýyn barlap görmek, saldarlamak. Şikeste ýazylan setirleri ýene bir gezek dykgat eleginden geçirýärdi (G. Kulyýew). Elek, soky etmek aýlanyp, dörüp, barlap çykmak, gözlemek. Seni gözläp, köçeleri elek, soky etdim.
Karaçay-Malkarca – Türkiye Türkçesi Sözlüğü (Nevruz, 1991)
elek
elek. Kıl ~: kıl elek, buday ~: buğday eleği, temir ~: tel elek, tarı ~: darı eleği.