kıyık
Turkish—Tatar Dictionary (Ganiyev, 1998)
kıyık
с. бик ваклап туралган
Kyrgyz—Turkish Dictionary
kıyık
ı, 1. (kumaş) kesintileri; 2. kesik yeri: yarık; bitişme yeri; közünün kıyığı menen karadı: gözünün ucuyla baktı; kıyık göz: dar gözler; kaymaç gözlü; sözdün kıyığın keltirip ayttı: yerinde söyledi; münasip zamanda söyledi; 3. (destanda) atış müsabaka- ları sırasında üzerine cambı (bk.) ‘nın bağlandığı iplik (atıcının gayesi bu ipliğe değdirmek olurdu).
ıı, 1, inatçı, söz dinlemez, harın; … 2. inat; kıyığına tiybe: onu kızdırma, hırslandırma! çın kıyığım karmasa folk. eğer ben kendi fikrimde israr edersem.
Karachay-Balkar—Turkish Dictionary (Nevruz, 1991)
kıyık
eğri, meyilli, çarpık; bk. kıytık.
Index of Diwan Lughat al-Turk (TDK)
kıyık
cayma, caymak; iğrilik, igri olan, sözde durmama, sõzde durmayan· I, 70; III, 167 k ıyılmak inmek; geçmek; agaç ígrilemesine