Kalmak
Turkish—Tatar Dictionary (Ganiyev, 1998)
kalmak
ф. 1) төрле мәгъ. калу; aç kaldı ач калды; 2) булу, тору; otelde kalıyorum кунакханәдә торам (тукталдым); bir hafta yollarda kaldı бер атна юлда булды; 3) класстан күчми калу □ kaldı ki аннан башка; (bana) kalsa (kalırsa) минемчә
Comparative Turkic Languages Dictionary (Ercilasun, 1991)
kalmak
Türkiye Türkçesi: kalmak
Azerbaycan Türkçesi: galmag
Başkurt Türkçesi: kalıv
Kazak Türkçesi: kaluv
Kırgız Türkçesi: kalū
Özbek Türkçesi: kàlmàk
Tatar Türkçesi: kalu
Türkmen Türkçesi: gãlmak
Uygur Türkçesi: kalmak
Rusça: ostat's'a
Karachay-Balkar—Turkish Dictionary (Nevruz, 1991)
kalmak
kalmak. Anı orunu boş kaldı: onun yeri boş kaldı, üyde kallkma: evde kalacağım, keçe ~: gece kalmak, kalıp ketmek: çok kalmak, çokça kalmak, artha ~: geri kalmak, geriye kalmak, andan artha kalğan budu: ondan arta kalan budur, köp kalmay kellikdi: çok kalmadan gelecek, sav kalığız: sağlıcakla kalınız, tıbırda ~: evde kalmak, hucu ~: sahipsiz kalmak, atılıp kalmak, hucu ~ boş kallık (kargış): sahipsiz kkalasıca, boş kalasıca! Başsız ~: kocasız kalasıca, tul kallı: dul kalasıca, iyisesiz kallık: sahipsiz kalasıca, ne ölürme ne da kalırma: ya ölürüm ya da kalırım, artımda kallık: arkamda kalasıca, at çaptı da ızı kaldı (d): at koştu izi kaldı, palahğa kaldık: belaya kaldık, başıbız kıyınlıkğa kalğandı: başımız derde kaldı, kalırğa unamadı: kalmak istemedi, atadan kalğan mülk: babadan kalan mülk, bolup ~: oluvermek, cetip ~: yetişivermek, körmey ~: görmeden kalmak, seyirsinip ~: şaşıp kalmak, cuklap ~: uyuya kalmak, cuklanıp ~: sönüvermek, karap ~: baka kalmak, karmalıp kallık: kör olasıca!
Index of Diwan Lughat al-Turk (TDK)
kalmak
kalmak, bırakmak· I, 41, 45, 68, 85, 110, 219, 294, 362, 370, 376, 384, 409, 410;II, 25, 250; III, 30, 49, 156, 221, 222, 258, 309,367, 378, 384, 398