kıy
Kyrgyz—Turkish Dictionary
kıy-
ιι, 1. kesmek, kesip almak; (ufak ağaçları) kıymak; tal kıy-: söğüdü kesmek; ep kıy-: sık-sıkı bitiştirmek, uydurmak, rendeleyip kavuşturmak (mes. iki tahtayı), eski haline getirmek suretiyle düzeltmek; kıyğan kamış kulağtuu folk. (at hakkında): dim-dik duran sivri kulaklı; 2. çarpık kesmek; 3. (eteğin, kürkün, yorganın, örtünün kenarlarına) şerit çekmek.
ιιι, acımamak; bir şeyi kurban etmek; tehlikeyi göze almak; cesaret etmek; can kıy-: hayatına acımamak; canın kıybadı: kararını veremedi; cesaret edemedi; canın kıyıp kim barat!: hayatını tehlikeye koyarak, kim gidecek!; kıyamın deseñ can mına, tögömün deseñ kan mına folk. (karar verir isen) acımazsan, işte can (öldür), dökmek istersen, işte kan!; can kıydı 1) cananı feda etti; 2) canına kıydı, intihar etti; atıñdı kıysañ maa ber: eğer acımazsan, atını bana ver!; saa berüügö kıybay turam: sana vermeye karar veremiyorum; sana vermeye acıyorum; coldoştorun kıyğan cok: arkadaşlarına acıdı; ketüügö köönüm kıybay turat: gitmeye karar veremiyorum; senin köönüñdü kıybadım: senin hatrını kırmak istemedim; silerdi camandıkka kıybas cerdi özüm bilem: onun size fenalık istemediğini ben kendim de biliyorum; meni kıybastığınan aytıp berdi: bana karşı, hürmetinden dolayı anlattı; kirenge cer katuu, kıyarğa can tatuu ats. ölmek istenmiyor (harfiyen: harfiyen toprak sert), ayrılmak için can tatlı.
ιv: nike kıy: nikâh kıymak.
Kyrgyz—Turkish Dictionary
kıy
ι: kıy sübö: adlâi kazibe (fausses côtes); kıy süböñdön orğuştap, kızıl kanıñ katkan kim! folk. sahte kaburgalarında tümsek halinde kanı birikmiş olan, kimsin sen?
Sakha—English Dictionary (Straughn, 2006)
kıy
a. far, distant, remote; kıyaar- v. to fly far away