grace
English—Turkish Dictionary (FreeDict, 2017)
grace /ɡˈɜːt/
1. zarafet, letafet, nezaket
2. inayet, Iütuf, merhamet, gufran, kerem
3. rahmet
4. fazilet
5. şükran duası (sofrada)
6. mühlet, müsaade (borç için)
7. (müz.) asıl melodiye ilave edilen ve ufak olarak yazılan notalar
8. süslemek, tezyin etmek
9. şeref vermek
10. Iütuf göstermek, inayet etmek
11. (müz.) fazla notalar ilâvesiyle süslemek. grace cup sofrada en son içilen içki ve kadehi. grace note (müz.) melodiye ilâve olunan fazla nota. Act of Grace genel af. have the grace to lütfetmek. His Grace ingiliz düklerine veya başpiskoposlarına verilen ünvan. (Bu ünvan evvelce kral ve kraliçeye de verilirdi.) in his good graces teveccühüne mazhar, birinin gözüne girmiş. state of grace Allahın inayetine mazhar olma. the Graces Yunan efsanelerinde üç güzel kız kardeş. three days' grace üç günlük müsaade. with bad grace nezaketsizce, isteksizligini belirten kabalıkla. year of grace milattan sonra (tarihten bahsedilirken kullanılır) .
English—Turkish Dictionary (Anonymous)
grace
zarafet
güzellik
lütuf
kayra
şükran duası
mühlet
süre
donatmak
süslemek
bezemek
şereflendirmek
şeref vermek
teşrif etmek