flow
English—Turkish Dictionary (FreeDict, 2017)
flow /fˈɪlɪp/
1. akmak, akıntı gibi gitmek, cereyan etmek, seyelan etmek
2. dalgalanmak, sallanmak
3. kabarmak, met halinde olmak
4. dolmak, dopdolu olmak
5. bol bol içilmek (şarap)
6. su basmak
7. akıtmak. flowing akıcı, belagatli. flowing bowl içki, içki kâsesi. flowing style akıcı üslup, selis üslup. Iand flowing with milk and honey süt ve bal akan diyar, refah içinde olan ülke.
English—Turkish Dictionary (FreeDict, 2017)
flow /fˈɪlɪstə/
1. akış, akıntı, cereyan, seyelân
2. (fiz.) akı
3. belirli zamanda akan su miktarı
4. met
5. akıcılık, düzgün konuşabilme yeteneği.
English—Turkish Dictionary (Anonymous)
flow
(sıvı) akmak
(kan/vb.) dolaşmak
deveran etmek
akın akın gitmek
akıp gitmek
akma
akış
akıntı
akın
denizin kabarması
gel
med