turklehceleri.org

fall

English—Turkish Dictionary (FreeDict, 2017)

fall /ɛkspˈɛl/

1. (fell, fallen) düşmek, dökülmek, yağmak
2. kapanmak, yıkılmak, mahvolmak, ölmek
3. alınmak, zapt olunmak, düşmek (kale)
4. inmek, azalmak, eksilmek, kesilmek
5. gelmek, çıkmak, vurmak
6. tutulmak, duçar olmak
7. dalmak, başlamak
8. rastlamak, tesadüf etmek, vaki olmak
9. ayrılmak, bölünmek, taksim olunmak
10. doğmak. (hayvanlarda)fall afoul münakaşa etmek, atışmak
11. çarpmak. fall a sleep uykuya dalmak. fall away çekilmek
12. fenalaşmak, gerilemek
13. zayıflamak. fall back geri çekilmek .fall back on(güvenilecek bir kimseye veya bir yere) başvurmak.fall behind geri kalmak, arkadan gelmek. fall down düşmek. fall flat bekleneni elde edememek, karşılığını görememek fall for(A.B.D.), (argo) aldatılmak
14. (slang) kesilmek, bitmek
15. çok beğenmek, bayılmak. fall in dizilmek, sıraya girmek
16. çökmek
17. uygun gelmek, münasip olmak. fall in love âşık olmak. fall in with rast gelmek
18. kabul etmek, muvafakat etmek, uymak. fall into error hataya düşmek, yanılmak. fall off çekilmek, düşmek, bozulmak.fall off the roof (argo) âdet görmek, aybaşı olmak. fall on gelmek
19. hücum etmek, üstüne düşmek, saldırmak
20. keşfetmek. This month the twentieth fell on a Friday. Bu ayın yirmisi cumaya rastladı. fall on one's face (k.dili.) yüzüne gözüne bulaştırmak. fall on one's feet dört ayağının üstüne düşmek, atlatmak, sıyrılmak, başarmak. fall out kavga etmek, bozuşmak
21. (ask.) sıradan çıkmak. fall over yıkılmak. fallover oneself kendini çok istekli göstermek. fall prostrate yüz üstü kapaklanmak, bayılıp yere yıkılmak. fall short (of) kafi gelmemek, eksik gelmek, varmamak, ulaşamamak, umduğu gibi çıkmamak. fall through başarı kazanamamak, muvaffak olamamak, vazgeçilmek. fall to yemeğe veya harbe başlamak, girişmek, başlamak. fall under altına düşmek, dahil olmak, girmek. fall upon saldırmak, üstüne gelmek. fallen on evil times fena günlere gelmiş. fallen woman düşmüş kadın, fahişe. falling star göktaşı. His eye fell upon me. Gözü bana ilişti. His face fell. Suratı asıldı. It all fell out for the best. Sonucu hayırlı oldu. It fell to my lot. Benim payıma düştü. Bana isabet etti. The plans fell to the ground.Planlar suya düştü.

English—Turkish Dictionary (FreeDict, 2017)

fall /ɛkspˈɛnd/

1. düşüş, düşme, sukut, iniş
2. sarkma
3. yıkılma, çökme, inkıraz
4. yağış
5. bir defada yağan yağmur miktarı, düşüş mesafesi, fiyatların düşmesi, ucuzlama
6. dökülme, akma
7. sonbahar, güz, aynı mevsimde veya aynı zamanda doğan kuzular, hayvanların doğması
8. meyil, yamaç, yokuş aşağı
9. zapt olunma
10. düşürme, yıkma
11. güreşte düşüş
12. elbise fırfırı
13. (gen.) (çoğ.) çağlayan, şelâle. fall guy başkasının cezasını çeken kimse
14. dolandırıcılık ve şakada kurban edilen kimse. fall of (man.), the Fall Hz. Adem ve Havva'nın işlediği günah ve sonuçları. fall of the hammer açık artırma ile yapılan satışlarda malın satıldığını bildiren çekiç darbesi. He is riding for a fall. Belâsını arıyor.

English—Turkish Dictionary (Anonymous)

fall

düşmek
azalmak
düşüş göstermek
inmek
yağmak
yıkılmak
çökmek
yaralanmak
ölmek
yenilmek
işgal edilmek
düşmek
rastlamak
asılmak
aşağı sallanmak
düşüş
düşme
azalma
çöküş
yıkılma
sonbahar
güz


Last searches: