cuvuk
Karachay-Balkar—Turkish Dictionary (Nevruz, 1991)
cuvuk
yakın, hısım, akraba. Et ~: kan akrabası, cañı ~la: dünür akrabalar (yeni akrabakar), ~ cetgen adam: akrabalığı olan adam, ~ köllü: akraba canlısı, ma alaydı ~um!: işte öyle hısımım!, ~ sanamak: akraba saymak, atamı ~u: babamın akrabası, ata ~: baba tarafı akrabası, ana ~: anne tarafı akrabası, ~-suvuk bilmegen adam: hısım akraba saymayan adam, Karaçay’da ~dan kız alğan ullu ayıbdı: Karaçay’da akrabadan kız almak büyük ayıptır (yasaktır), üyge ~ bol!: eve buyur, evimize teşrif edin, ~u coknu sıyı cok: akrabası olmayanın saygınlığı olmaz (a.s.), kızı köbnü ~u köb: kızı çok olanın akrabası çok olur (a.s.), nasıblını eki ~u birge kelir: nasiplinin iki akrabası (misafirliğe) birlikte gelir (deyim), ~ kel: yakın gel, hoşgeldin, ~du: yakındır, terekle ~ ornatılğandıla: ağaçlar yakın dikilmişler, ~ zamanda: yakın zamanda, töründen körü ~du: başından altı daha yakın (iyiliğinden kötülüğü daha fazla anlamına deyim), cüzge ~ malı bardı: yüze yakın hayvanı var, ~ga keligiz: yakına geliniz, bizni elibiz bılayğa ~du: bizim köyümüz buraya yakındır.