turklehceleri.org

bone

Turkish—Tatar Dictionary (Ganiyev, 1998)

bone

и. француз кәпәче

English—Turkish Dictionary (FreeDict, 2017)

bone /bˈɒɡəl/

1. kemiklerini ayyrmak, ayıklamak
2. gübre olarak toprağa ufalanmış kemik ilave etmek
3. balina geçirmek (korse, gömlek v.b.'ne)
4. (argo) çok çalışmak, hafızlamak, kuşlamak. bone for an exam imtihan için hazırlanmak. bone up on a subject bir mevzu üzerinde okumak.

English—Turkish Dictionary (FreeDict, 2017)

bone /bˈəʊdʒi/

1. kemik, kılçık
2. (çoğ.) iskelet, vücut: kemikten yapılmış bir şey
3. balina (korse için)
4. (k.dili) zar. bone ash kemik kulu. boneblack yanık kemiklerden yapılan siyah boya. bone china icinde kemik külü olan tabaklar. bone-dry kupkuru. boneless kemiksiz. bone meal kemik tozu. bone setter çıkıkçı, kırıkıçı. frontal bone alın kemiği. shank bone bacak kemiği. vomer bone saban kemiği. bone of contention anlaşmazlık sebebi. have a bone to pick with someone paylaşacak kozu olmak, halledilecek davası olmak. feel in one' bones derinden hissetmek, çok emin olmak. make no bones about açıkça söylemek.

English—Turkish Dictionary (Anonymous)

bone

kemik
üstühan
sünük
süyek
kılçık
kemiklerini ayıklamak


Last searches: