aşav
Karachay-Balkar—Turkish Dictionary (Nevruz, 1991)
aşav
yeme, fayda, yemek, yem. ~uğuz kalaydı?: yemeğiniz nasıl?, Gıda durumunuz nasıl? ~u bolmağan cer: verimi (faydası) olmayan yer, birevnü kıyının ~: başkasının emeğini yeme, köget ~: meyve yeme, ~ eşik: yemek (ekmek) kapısı.
Last searches:
- birliktelik,
- foji,
- sevinmek,
- kursant,
- kaç,
- qaralmish,
- yelpigich,
- axtarış,
- topiary,
- Ermiş,
- orompoy,
- kalambur,
- birikmeleş,
- müsminsokar,
- turkıglanmak,
- oradan,
- çurumlu,
- küsürge,
- melassa,
- örtmek,
- irreducible,
- aşav