aç
Turkish—Tatar Dictionary (Ganiyev, 1998)
aç
1. с. ач, ачыккан. 2. и. ач, ярлы; юксыл, хәерче ◊ aç ne yemez, tok ne demez ач ни ашамас, тук ни сөйләмәс
Comparative Turkic Languages Dictionary (Ercilasun, 1991)
aç
Türkiye Türkçesi: aç
Azerbaycan Türkçesi: ac
Başkurt Türkçesi: as
Kazak Türkçesi: aş
Kırgız Türkçesi: aç
Özbek Türkçesi: àç
Tatar Türkçesi: aç
Türkmen Türkçesi: ãç
Uygur Türkçesi: aç
Rusça: golodnıy
Kyrgyz—Turkish Dictionary
aç
I, 1. aç; açmın yahut karnım aç:ben acım; açtan öl- :açlıktan ölmek; köp coylogon tülkü açtan ölöt ats. : çok yelen tilki açlıktan geberir; aç köz karş. açkarak: aç közdük: kıskançlık; haset; 2. açık (renk hakkında); aç kızıl: açık kırmızı.
II, aç bedel: kimsenin yaşamadığı, ıssız dağ geçidi; aç bedel kuu coldo öl! söv. : ıssız dağ geçidinde, kurak yolda mahvol!; aç talaa: çöl; aç aybalta: keskin savaş baltası; aç buudan (at lağabı) : yorulmaz yürük at; aç kıyırık, feryat; aç bilek: ince bilek; aç bolot:keskin kılıç.
III, açmak; kilitlenmiş şeyi açmak;bir şeyin kapağını almak;meydana çıkarmak; eşik aç- :kapıyı açmak; köñül aç- : gönülü ferahlandırmak; ferahlamak; uyku aç- 1)uykuyu defetmek, 2) uykusunu almak; ooz aç bk. ooz 1. bet aç bk. bet 2.
Kyrgyz—Turkish Dictionary
aç-
IV, acıkmak; arıp-açıp bk. arı III.
Explanatory Turkmen Dictionary (Kyýasowa, 2016)
aç
[a:ç] I, syp. Dok bolmadyk, zat iýmedik açlygy başdan geçirýän ynsan ýa-da haýwan. Ajyň aňy bolmaz (Nakyl). Aç towuk düýşünde dary görer (Nakyl). 2. Garyp, pakyr-pukara. Açda algyň, bege bergiň bolmasyn. Iş müşgildir, aňlamaza duş gelse (Magtymguly).
‣ Aç eşege ýük çökder, agyr, agramy gereginden artyk. Aç ölmek ajygyp halys bolmak, ysgyndan düşmek, surnukmak. Ajygan ölmez, alňasan öler (Nakyl).
AÇ [a:ç] II, at, kön.s. Piliň dişi, piliň süňki.
Karachay-Balkar—Turkish Dictionary (Nevruz, 1991)
aç
aç , eşikni ~: kapıyı aç, karnı aç, doymamış. Ala ~dan öle turadıla: onlar açtan ölmektedirler, ~dan incilmek: açdan incinmek, açdan zarar görmek, ~dan kırılmak: açlıkdan ölmek, açlıkdan kırılmak, ~ adam: aç insan, ~ cıl: aç yıl, kıtlık yılı, ~ mısa?: aç mısın?, ~ canlı: aç gözlü, gözü doymayan, ~ bolmak: acıkmak, ~ karınña: aç karnına, ~ karañı: aç karnına, ~ karañılay: aç karnına, aç olduğu halde (üçü de aynı anlama kullanılır), ~ kalmak: aç kalmak, ~ börü: aç kurt, ~ adamğa aşnı kallayı da tatlı: aç adama aşın her türlüsü lezzetli (a.s.), ~ aş ayırmaydı: aç insan yemek seçmez (a.s.), ~nı ~lığın ~ bilir: açın açlığını aç bilir (a.s.), ~ aşar, açıvlu canşar: aç yer, öfkeli konuşur (a.s.), ~ börüge mekâm cok: aç kurda mekân yok (d), ~ da bol, tok da bol, namısıña bek bol: aç da ol, tok da ol, namusuna sahip ol (a.s.), ~ kelgenni toydur, tok kelgenni kondur: aç geleni doyur, tok geleni konaklat (as), ~nı közü aşda: açın gözü aşda (d), ~ kalğandan keç kalğan kolay: aç kalmaktan geç kalmak hallice (a.s.), ~ karınnı tok bilmez: karnı açı tok bilmez (a.s.), ~ karnım, tınç kulağım: aç karnım, rahat kulağım (tuzsuz aşım, kaygusuz başım) (a.s.), ~ konaknı hapar bıla sıylama: aç misafiri lafla doyurma (a.s.), ~ otunçunu açıvu burnunda: aç oduncunun öfkesi burnunda (d),
Index of Diwan Lughat al-Turk (TDK)
aç
aç, karnı tok olmayan, I, 75, 79, 387, 452. 453, 517; II, 227
çağırma, ünde, ünlem edatı· I, 35