Muş
Turkish—Tatar Dictionary (Ganiyev, 1998)
muş
и. катер
Kyrgyz—Turkish Dictionary
muş
f. yahut muşt yahut muştu yahut muştum, 1. yumruk; muş tüy-: yumruk sıkmak; muştumday: yumruk gibi, küçük, küçüçük; kök muş: 1)pek fazla morarmış; 2) aşırı hiddetlenmiş, kudurmuş; suunu talaşıp, kök muş bolup caykan: su için adamakıllı çekiştirdiler; muştum cıttat-: yumruğu burun dibine yaklaştırmak, yumrukla burnuna vurmak; 2. kuvvet.
Index of Diwan Lughat al-Turk (TDK)
muş
kedi·I, 438;II, 14, 105;III, 127,165, 267 bkz> çetük § küvük mu;; erkek kedi,I, 391 § küwük muş; erkek kedl· III, 165