Kabak
Turkish—Tatar Dictionary (Ganiyev, 1998)
kabak
1. и. 1) кабак, ташкабак; kabak çekirdeği кабак төше; kabak dolması фаршланган ташкабак; kabak haşlaması парда пешерелгән кабак; 2) кальянның бер тере (гашиш); kabak çekmek гашиш тарту. 2. с. 1) күч. тупас, тәрбиясез; 2) өлгермәгән, җитешмәгән, пешмәгән, тәмсез (кавын, карбыз тур.); karpuz kabak çıktı карбыз өлгермәгән булып чыкты; 3) пеләш; kabak kafalı a) пеләш башлы; б) күч. ахмак, акылсыз
Kyrgyz—Turkish Dictionary
kabak
I, 1. gözkapağı; kabağı carık yahut kabağı açık: şendir, keyiflidir; kabağım- kasım debeyt bk. kaş I; kabaktan kar caadır: «gözkapağından kar yağdırmak» somurtkan ve muzlim bir suratla bakmak; kabağına kar caap kalıptır: keyfi yerinde değildir; kabağı biyik yahut car kabak: kaşları çatıktır; kabak bürkö yahut kabak tüy- : kaşlarını çatmak; surat asmak; somurtmak; kabağı cabık: kaşları çatık; abûs; 2. oyuk; kazıntı; çukur; derin dere.
II, kabak; cucurbita lagenaria; aş kabak: balkabağı; suu kabak: su için balkabağı.
Karachay-Balkar—Turkish Dictionary (Nevruz, 1991)
kabak
mezra, aynı sülaleden gelen insanların oluşturduğu lokalite (Kafkasya’da bu türlü lokaliteler birleşerek esas köyü oluştururlar), Sılpağarlanı ~: Sılpagğar sülalesi mensuplarının ikamet ettiği lokalite, Malkar ~la: Malkar mezraları, oğarı ~: yukarı mezra, töben ~: aşağı mezra; 2. ~ eşik: avlu kapısı, kale kapısı, porda kapı; 3. Kapak, kanat (kapı ve pencere için). Köz ~la: göz kapakları, tereze ~la: pencerenin kanatları.
Index of Diwan Lughat al-Turk (TDK)
kabak
[g] kabak, yaş iken yemeği yapılan bir sebze, I, 382