point
In'gilische—Türkche Lughet (FreeDict, 2017)
point /fˈɪzɪks/
1. işaret etmek, göstermek
2. yöneltmek
3. hedefe nişan almak
4. duvar taşları arasını çimento ve harç ile doldurmak
5. ucunu sivriltmek
6. hareketsiz durup avın yerini göstermek(av köpeği), ferma etmek.point at parmakla işaret etmek
7. tüfeğin namlusunu hedefe çevirmek.point a gun tüfekle nişan almak. point a moral ahlak dersi çıkarmak. point off büyük rakamları virgülle hanelere ayırmak. point out belirtmek. point to yönelmek.point up (A.B.D.) etkisini artırmak. point system (matb.) punto sistemi
8. körler için çıkıntılı noktaları olan alfabe sistemi
9. okullarda kredi sistemi.
In'gilische—Türkche Lughet (FreeDict, 2017)
point /fˌɪzɪˈɒɡnəmi/
1. sivri uç, burun denize uzanan burun
2. nokta
3. sivri uçlu şey
4. noktalama işareti
5. fonetik alfabediki işaret
6. gaye, maksat, hedef, bir sözün altında yatan maksat
7. belirli yer özel bir durum
8. buhranlı an
9. birşeyin tam zamanı
10. kaneviçe
11. derece (ısı)
12. bazı oyunlarda sayı, puvan
13. (den.) pusula taksimatından biri, kerte
14. (mat.)tam sayı ile kesri ayırmak için aralarınakonan nokta
15. (matb.) punto
16. borsalarda esas tutulan birim
17. ferma (köpek)point of honor şeref meselisi. point of intersection (geom.)kesişme noktası.point of no return dönüşü olmayan nokta.point of order içtüzüğe uygunluk konusu.point of wiev görüş noktası.at the point tam o zaman.at the point of death ölüm halinde.beside point konu dışında.boiling point katnama noktası.carry one' point gayesine ulaşmak, istediğimi elde etmek.come to the point saadede gelmek.critical point nazik nokta, buhranlı nokta, tehlikeli hal veya devre.freezing point donma derecesi, donma noktası. his strong point onun kuvvetli tarafı. in point isabetli, yerinde. in point of bakımından. in point of fact hakikaten. make a point of bilhassa itina etmek, özenmek. melting point erime noktası.on the point of going gitmek üzere. Possession is nine points of the law. (huk.)Zilyetlik mülkiyet hakkının en büyük delilidir. stretch a point müsamaha etmek, göz yummak. to the point yerinde, isabetli.
In'gilische—Türkche Lughet (Anonim)
point
çekit
nokta
uç
sivri uç
yer
an
durum
puan
virgül
derece
husus
nokta
anlam
neden
yarar
amaç
konu
özellik
nitelik
priz
duy
namlu
burun
ucunu sivriltmek
işaret etmek
göstermek
önemine işaret etmek
doğrultmak
üzerine çevirmek
çekitlemek
noktalamak
(duvar) boşlukları doldurmak
sıvamak