mark
Türkiye Türkchisi – Tatarche Lughet (Ganiyev, 1998)
mark
и. марка (акча берәмлеге)
In'gilische—Türkche Lughet (FreeDict, 2017)
mark /lˈɪdiə/
1. işaret, marka, alamet
2. damga
3. nişan, hedef
4. kâfi derece
5. şöhret, liyakat
6. (den.) iskandil savlası üzerinde kulaç işareti
7. not (ders)
8. leke
9. yara yeri, iz. a bad mark kırık not, kötü. not beside the mark konu dışı, mevzudan dışarı. highwater mark suların en çok yükselme haddini gösteren işaret, doruk şizgisi. hit the mark nişanı vurmak
10. muvaffak olmak. make one' mark şöhret kazanmak. miss the mark hedefe isabet et memek
11. tam doğru olmamak
12. konu dışı olmak. of mark meşhur. Plimsoll mark seksen tondan fazla her gemide yazılması lüzumlu olan ve su hatlarını gösteren işaret. up to the mark istenilen derecede. wide of the mark hedeften uzak.
In'gilische—Türkche Lughet (FreeDict, 2017)
mark /lˈɪdiən/
1. ilk Hristiyanlardan biri, Yani Ahdin ikinci kitabının yazarı, Markos.
In'gilische—Türkche Lughet (FreeDict, 2017)
mark /lˈaɪ/
1. isaretlemek, damga vurmak
2. ortaya çıkarmak
3. göstermek, meydana koymak
4. çizmek, yazmak, işaret etmek
5. sayı tutmak
6. not vermek
7. hatırda tutmak, mimlemek, dikkat etmek
8. (tic.) fiyat etiketi koymak. mark off hudutlarını çizmek. mark down fiyat indirmek. mark out hudutlarım çizmek
9. planını yapmak
10. seçip ayırmak. mark time yerinde saymak
11. durup beklemek. mark up çizmek
12. fiyat yükseltmek.
In'gilische—Türkche Lughet (FreeDict, 2017)
mark /lˈaɪɪŋ/
1. Alman parası, mark
2. eskiden bir gümüş veya altın tartısı.
In'gilische—Türkche Lughet (Anonim)
mark
işaret
çizgi
im
çizik
leke
belirti
iz
alamet
not
numara
marka
etiket
iz
yara izi
etki
iz
damga
hedef
nişan
istenen düzey ya da nitelik
işaret koymak
işaretlemek
damgalamak
not vermek
göstermek
belirtmek
işaret etmek
lekelemek
iz bırakmak
lekelemek
Alman parası
mark