late
In'gilische—Türkche Lughet (FreeDict, 2017)
late /kˈɪndəɡˌɑːtən/
1. geç
2. gecikmiş, geri kalmış
3. sabık, geçmiş: son zamanlarda, geçenlerde
4. merhum, müteveffa. late for dinner yemeğe geç kalmış. late Latin ortaçağa ait Latince. at the latest en geç. of late son zamanlarda, yakın zamanlarda. lately yakın zamanlarda, bugünlerde, yakınlarda. lateness geç olma, gecikme.
In'gilische—Türkche Lughet (FreeDict, 2017)
late /kˈaɪnd/
1. geç, muayyen zamandan sonra
2. son zamanlarda. late in the day günün nihayetine doğru
3. geç kalınmış. Better late then never. Hiç olmamaktansa varsın geç olsun. early and late erken veya geç demez, vakti saati yok. sooner or later ergeç, erken veya geç. too late fazla geç. very late çok geç.
In'gilische—Türkche Lughet (Anonim)
late
geç
gecikmiş
I'm late.
(sögen/zaman) geç
son
yeni
taze
geç olarak
geç
sonuna doğru
sonlarında
sabık
eski
rahmetli