karan
Qirghizche – Türkiye Türkchisi Lughiti (Yudahin)
karan
ı, = karaan.
ıı, 1. felâket, belâ; karan sal: felâket göndermek; künü karan boldu: ağır vaziyete düştü; karan kün: 1) felâketllli bir gün; 2) mel’un hayat; 2. bakımsız, yardımcısız kalan; 3. fakir düşen; künü (yahut ookatı) karan aldı: büsbütün fakir düştü, çok fakir yaşıyor; karan kal: sığınaksız, yersiz yurtsuz kalmak.
Qirghizche – Türkiye Türkchisi Lughiti (Yudahin)
karan-
ııı. bakınmak; kendi kendini bakmak; eki cağıñdı karanıp bas: etrafa bakınarak, ihtiyatla yürü.
Qarachay-Malqarche – Türkiye Türkchisi Lughiti (Nevruz, 1991)
karan
boş, verimsiz, gelişmemiş, kuru kalmış, bücür. Sabanla bıyıl ~ kalğandıla: tarlalar bu sene verimsiz/boş kaldılar, cañur bolmasa otlav cerle ~ kalıp ketedile: yağmur yağmayınca otlaklar boş/bücür kalıyorlar.